Roman - Bölüm 4 - Nick ve Jane I

İki Yabancı
Cumartesi günü yarım gün çalışıyorum. Bu yüzden saat 1 gibi odaya çıkıp bütün öğlenden sonrayı ve hatta akşamı ve hatta geceyi odamda televizyon izleyip, viski ve pro keyfi yaparak geçirmiştim. Bu dinlenme iyi gelmişti bana.

Pazar sabahı erken uyanmıştım. Spor salonuna inmeye karar verdim. Saat henüz 7 idi. Resepsiyonu arayıp spor salonunu açmalarını söyledim. "Cenk Bey günaydın, Amerikalı bir çift rica etmişlerdi, onlar için açtık, şu anda açık" diye yanıtlayınca "peki, teşekkür ederim" diyerek aşağıya indim.

Salona indiğimde 50li yaşlarda 1.70 boyunda sarışın amerikalı bir bay ve 30larında, kumral, muhtemelen latin kökenli bir bayan vardı. Yan yana koşu bantlarında koşuyorlardı. Onlarla selamlaştıktan sonra ben de 3üncü koşu bandına çıkıp yavaş tempoda koşmaya başladım. Bu arada kadın koşu bandındaki işini bitirmiş, ağırlık çalışılan aletlerden birine geçmişti. Fitness salonu otelin en alt katında ve penceresiz olduğu için koşu bantları ve cihazların tamamı yüz yüze bakacak şekilde kuruluydu. Kadın benim koşu bandımın tam karşısındaki alete oturup kollarını çalıştırmaya başladı. İri göğüsleri kollarını iki yana açıp kapattığında üzerindeki dar bodyden meydana çıkıyordu. Spor body nin dekoltesi ise özellikle kollarını kapattığında göğüslerinin daha fazla görünmesine sebep oluyordu. Pazar sabahı böyle bir manzaraya karşı koşmak kadar keyifli birşey yoktu doğrusu. Bir ara göz göze geldik. Nazikce gülümsememe o da gülümseyerek karşılık vermişti. Ancak onu ve göğüslerini izlediğimi de fark etmişti. Biraz utanarak başımı başka tarafa çevirmeye çalıştım ancak tam önümde olduğu için bakacak başka bir yer de yoktu. O arada adam gelerek kadının dudaklarında bir buse kondurdu. Kadının bastığı ağırlığa konsantrasyonu bozulunca kolları hızlı açıldı ve acıyla inledi. Anlaşılan kolu ciddi acımıştı ani gerilme karşısında. Koşu bandını durdurup yanına gittim ikisinin. Kendimi tanıttım. İlgi gösterdiğim için mutlu oldular, fitness salonunun ecza dolabında bulunan soğutucu jeli getirip verdim. Çok ciddi birşeyi yoktu kadının ancak canı yandığı belliydi yüzünün ifadesinden.

ABD de de yaşadığımı öğrenince de sohbet muhabbet iyice koyulaştı. Son günleri olduğunu, akşam uçağı ile geri döneceklerini falan söylediler Nick ve Jane. Sohbet tatlı gelmişti ve üçümüz de sporu unutmuştuk birden. Jane kendini iyi hissettiğini söyledi ve tekrar çalışmaya başlamak istedi. Ama Nick buna müsade etmedi eve sakat dönmesini istemediğini falan söyleyip vazgeçirdi. İkisi odalarına çıkmak için toparlanmaya başladı. Ben de ağırlık çalışmak üzere cihazlardan birine geçtim. Tam önümden geçerken tekrar teşekkür ettiler. "kahvaltıda görüşür müyüz?" diye sordu Nick. "Yakalamaya çalışırım" diye yanıtladım ki "seni bekleriz" diye ekledi Jane. "Tamam o zaman, misafiri bekletmeyeyim" diyerek aletten kalktım ve yarım saat sonra kahvaltıda buluşmak üzere anlaştık. Onlar önden çıktılar. Daha doğrusu Nick önden yürüdü. Jane de onu takip etti. Dar taytının altındaki kalçaları muhteşem görünüyordu. Latin kökenli olmasının verdiği genetik, yuvarlak ve hafif çıkık kalçalarının avantajını da yürüyüşüyle bir erkeği etkilemek için oldukça iyi kullanıyrdu doğrusu Jane.

Odaya çıktım, duş alıp üzerimi değiştirdim ve kahvaltı salonuna indim. Nick ve jane gelmişlerdi. Büfeden ufak ufak tabaklarına kahvaltılıklarını alıyorlardı. Ben de onlara katıldım. Kahvaltımızı yapmaya başladık. Türkiye'deki gezdikleri yerleri, yaşadıklarını anlatırken oldukça keyifliydiler. Sonra benim Amerika maceralarım geldi. Miami, Los Angles, Chigago, New York... Zenci bir sevgilim olduğunu duyunca Nick şaşırdı... "Benim hiç olmadı, bayağı şanslısın" diye güldü. Oradaki takma ismimin arkadaşlarımın arasında Huge Turk olduğunu söyleyince önce anlam veremediler. Ama Jane'nin jeton çabuk düştü. "bunu sana zenci sevgilin mi taktı" diye güldü. Evet, eski erkek arkadaşlarından birisi beni aşağılamaya çalışmıştı. "If you go black, you dont turn back" diyerek. Benim kız da tutup çocuğa "If you go Turk, It will hurt... My man, a Huge Turk" diyince hikayeyi anlatırken ikisi de kahkahaya boğulmuştu.

"Bayağı çılgın şeyler yaşamışsın" diye meraklı gözlerle sordu Jane. "Evet, çılgınlık yaşamak için gitmiştim. Yaşadım fazlasıyla" diye ekledim. "Peki Türkiye'de de yaşamaya devam mı?" diye takıldı Nick. "Evet, her fırsatta" diye yanıtladım gülerek. İkisi de birbirlerine bakıp güldüler. "Peki hiç latin bir kız arkadaşın oldu mu?" diye sordu Jane aniden. "Aklında benim için birisi mi var!" diye gülerek yanıtladım. "Benim var" diye yanıtladı birden Nick. Jeton hızlı düşmüştü bende aslında Jane ilk sorduğunda ama yine de anlamamış gibi davrandım. "Türk kahvesi?" diye sordum. "Evet, ama bizim suitte lütfen" diye yanıtladı Jane göz kırparak. "Tamam" diyerek garsonu çağırdım. Nick ve Jane'in odasına türk kahvelerini söyledikten sonra kalkıp asansöre bindik Jane ve Nick'in kaldığı suite çıkmak üzere. Asansörde Jane sırtını Nick'e yüzünü bana dönük şekilde ikimizin arasında durmuş ve kendini Nick'e yaslamıştı. Aslında üçümüz de odaya ne için çıktığımızı biliyorduk. Ancak hiçbirimiz konuşmuyorduk. Odaya girdikten sonra tekli koltuğa oturdum. Jane ve Nick de üçlü koltuğa yanyana oturdular. "Sigara içiyor musunuz?" diye sordum paketi onlara uzatıp "ikisi de birer tane alıp yaktı. Kahveler gelene kadar biraz ortamı ısıtmak adına sohbet açtım. "Peki sen hiç bir Türk kadını ile birlikte oldun mu Nick?" diye. "Evet, eskiden bir Türk kızı sevgilim olmuştu" diye güldü. Bu arada kapı çalındı, Jane kalkıp kapıyı açtı. Türk kahveleri gelmişti. Garson servis edene kadar ayakta bekledi jane. Garson çıktıktan sonra bana doğru yöneldi. "Neden Nick'in yanına oturmuyorsun?" diyerek elini uzattı ve beni Nick'in yanına oturttu. "Müsadenle Nick" diyerek uzanıp Nick'in dudaklarına bir buse kondurdu. "Tabii... lütfen devam et, biz de Cenk ile keyifle birer Türk kahvesi içelim, ne dersin?" diye gülerek yanıtladı elindeki kahveden bir yudum alırken.

Bu arada Jane benim önümde dizlerinin üzerine çöktü. Önce aletimi kot pantolonumun üzerinden okşadı usulca. "Waww.. sanırım daha büyüyecek yeri var" diye gülümsedi düğmeleri ve kemeri açarken. Kendimi hafifçe yukarı kaldırıp Jane'e yardımcı oldum. Aletimin tamamı ortaya çıktığında ise "gerçekten acıtacak cinstenmiş" diye gülümsedi Jane. "biliyor musun? Onun kadar iyi oral sex yapan yoktur sanırım. En fazla 5 dakika içinde patlatır seni" diye güldü Nick. Dili ve dudakları sihirlidir diye ekledi sonrasında. "Bu konuda bahse girmem. çünkü gerçekten Jane çok etkileyici bir kadın" diye yanıtladım. "Ve henüz dudakları ile tanışmadım" diye ekleyince Nick güldü.

"Seyret o zaman" diye mırıldandı Jane ve ağzını kocaman açarak aletimi tek hamlede boğazına kadar soktu. "Oooo... gerçekten bu konuda oldukça tecrübeli" diye güldüm. Boğazındaki aleti vantuz gibi çekiyordu resmen içine ve daha derine sokabilmek için. Sonra yavaş yavaş çıkardı. Aletim kaskatı kesilmişti resmen. "Harika" diyebildim. "Bu daha başlangıç" diye yanıtladı Nick. "Böyle giderse 1 dakika bile dayanamam" deyince ikisi de kahkahayı patlattı. "Siz beyler yukarıda iyi eyleniyorsunuz anlaşılan" diye takıldı Jane. "Sen de pek farklı sayılmazsın" diye yanıtladı Nick gülerek. "Ama emin ol acıtacak cinsten" diye ekledi. "Seni bile mi?" diye güldü Nick. "Beni bile" diye dudaklarını aletimin başı ile buluşturdu. Bu kadın inanılmazdı. Dudaklarını aletimin tam başına yapıştırmış, bir yandan vantuz gibi somuruyor, bir yandan da dilini aletimin başının üzerine hızlıca hareket ettiriyordu. Bir eliyle taşaklarımı okşamaya devam ederken diğer elini Nick'in pantolonunun üzerine uzattı ve onun da aletini okşamaya başladı. Aletimi düşürmeden dudaklarını hafifçe aralayıp başına kadar olan kısmını içine aldı önce. Sonra yavaş yavaş ağzına sokmaya devam etti. Yine tamamını kaybetmişti aletimi ağzının içinde. Sonra usulca geriye çekti başını aletimi çıkararak. Taşaklarımı bırakıp aletimi sapından kavradı önce. Birkaç kez sıvazladıktan sonra iyice geriye kaykılmam için hafifçe ittirdi beni. Aletimin göbeğime düşmesiyle üzerime doğru geldi. Önce başını biraz yaladı. Sonra da diliyle aletimi başından taşaklarıma kadar aşağı yukarı yalamaya devam etti. Bu arada Nick de pantolonunu ayaklarının dibine kadar sıyırmıştı. Jane, Nick'in aletini de sol eliyle sıvazlıyordu. "Sanıyorum aynı boy ama beden farkı var biraz" diye güldü Nick. "Şanslısın" dedim. "Nasıl yani" diye sordu. "Benimkiyle anal yapamıyorum, seninkine hayır diyecek kadın olmamıştır sanırım" deyince "evettt... bak bu konuda çok şanslıyım haklısın" diye güldü Nick. "biraz viski?" diye sordu devamında. "Neden olmasın" diye yanıtladım. Kalktı ve minibardan viski çıkardı. 3 kadehe doldurdup getirdi. Birini bana verdi, diğerini de Jane' verip tekrar koltukta sağıma oturdu. Üçümüz de kadehleri kaldırıp tokuşturduk. "Türkiye'deki tek çılgınlğa" diye ekledi Nick. Gülümsedim. Birer yudum aldıktan sonra Jane ayağa kalktı ve dudaklarıma uzandı. Diliyle dudaklarımı yaladı önce sonra yavaşça dudaklarımın arasından ağzımın içine kaydırdı dilini. Yakalayıp hafifçe ısırdım ve emdim dilini. "Sen bu işi biliyorsun" diye takıldı Jane dudaklarını kurtardığında. Sonra ayağa kalktı ve üzerindeki tsirtü çıkardı. Göğüsleri muhteşem görünüyordu. Vücudunda gram yağ yoktu. Sütyeninin kopçasını açıp ondan kurtuldu. Sonra da kot pantolonunun kemeri ve düğmeleri açıldı. Esmer teni tüysüz ve pürüzsüzdü. Bu arada Nick ve ben de üzerimizdekileri oturduğumuz yerden çıkarmakla meşguldük. Arkasını dönerek kot pantolonunu yavaşça öne eğilip kalçalarından aşağı doğru sıyırdığında ise latin kalçalarının muazzam güzelliği gözlerimi kamaştırmıştı. Hafif çıkık kalçaları oldukça yuvarlak biçimliydi. Spor yapıyor olmasına rağmen var olan hafif basenleri, kalçalarının geniş gösteriyordu. Uzanıp onları hafifçe okşadım. Bu arada Nick ayağa kalkıp Jane ile öpüşmeye başladı. Elleriyle kalçalarını, sırtını ve belini bir müddet okşadıktan sonra Jane'nin yüzünü bana çevirdi. Ortadaki sehpayı biraz geriye iterek kendine yer yarattı ve sehpanın üzerine oturdu. Jane viskisinden bir yudum aldıktan sonra bana yöneldi. Koltuğun üzerine çıkıp dudaklarımı emmeye başladı önce. Ellerimi sırtında ve belinde gezdirip kalçalarını okşadım bir müddet. Sonra göğüslerine uzandı dudaklarım. Greyfurt büyüklüğündeki diri göğüslerinin uçları oldukça iriydi. Onları dişlerimin arasında küçük küçük ezdim önce. Sonra da dilimle göğüslerini yaladım. Jane kendini benden kurtardıktan sonra ayağa kalktı. Gtongunu sıyırdı aşağıya. Parıl parıl parlıyordu kadınlığı. Ayaklarından da kurtardıktan sonra kalçalarını başıma gömdü. Sonra öne doğru eğildi. Bu kadın resmen lastik gibiydi. İkiye bükülmüş, kadınlığını tam ağzıma sunarken kendi de aletimi dudaklarıyla yakalayıp ağzına almıştı çoktan. Kalçalarını iki yanından yakalayıp biraz kendime çektim. Yeni duş aldığı için mis gibi kokuyordu. Dilimle önce etrafında turlar attım biraz. Sonra da etli dudaklarını yalamaya ve emmeye başladım. Kilitorisi çoktan irileşmişti. Dilim oraya ilk değdiğinde hafifçe irkildi Jane. Aletimi ısırmıştı küçükten. Hoşuna gitmişti anlaşılan. Kilitorisinden başlayarak kadınlığını kara deliğine doğru yalamaya başladım bastırarak ve bol tükrüklü. Bir yandan da kalçalarını okşayıp sağ elimin baş parmağı ile kara deliğinin etrafına küçük baskılar uyguluyordum. Jane ise aşağıda aletime elini dahi sürmeden boğazına kadar sokup çıkarıyor, yalıyor, emiyor, ısırıklar atıyordu. bu kadının dili ve ağzı resmen sihirliydi. Normal şartlarda bu muameleye çoktan boşalmış olmam lazımdı ama henüz yaklaşmamıştım bile. Jane doğruldu ve koltuktan kalkıp Nick'in önüne diz çöktü. Nick'in aletini sıvazladı birkaç kez. Sonra da ağzına almaya başladı. Bir yandan sıvazlıyor, bir yandan da ağzına sokup çıkarıyordu. Koltuğun ucuna oturdum. O Nick'e oral seks yaparken ben de ellerimle Jane'in kalçalarını okşayıp kadınlığını parmaklamaya başladım usul usul. "Sen baya iyisin" diye güldü Nick. Gülümsedim. Sağ elimin işaret parmağını yavaşça Jane'in kadınlığına soktum. Jane'in bunu beğenmiş olması, Nick'in aletine attığı ısırık ile Nick'in off lamasını sağlamıştı anlaşılan. Ben parmağımı hızlandırdıkça Jane de Nick'in aletini daha hızlı sokup çıkarmaya başlamıştı. İkinci parmak da Jane'in kadınlığına girdiğinde ve kilitorisinin üzerindeki baş parmağım da eklenince Jane iyice çıldırmıştı. Aldığı zevki ağzındaki Nick'e yansıtmakta saniye gecikmiyordu. Nick'in aletini somuruyor, sıvazlıyor, taşaklarını yalıyor, onları somuruyordu. Nick de aldığı zevk ile Jane'in başını aletine daha fazla bastırıyordu ki Nick'in hırıltıları ve devamında Jane'in ağzına patlaması gecikmedi. Jane'in durmasını bekliyordum ama hiç de öyle olmadı. Çıldırmış gibi Nick'in aletini somurmaya devam ediyordu. Nick ise aldığı ikiye katlanmış zevk ile hırlıyordu. Jane birden kocasının aletini ağzıdan çıkardı. Tüm spermlerini yutmuştu. Geriye doğru kalkıp bir elini kadınlığındaki elime götürdü. "Ne olur durma, devam et, daha hızlı, daha hızlı" diye inleyerek elimi hızlandırmamya çalıştı. Birkaç saniye içinde Jane artık kıvrım kırvım kıvranan, uzun saçlarını sağa sola sallayıp elleriyle göğüslerini okşar hale gelmişti. Nick şaşkınlıkla izliyordu. "Daha hızlı daha hızlı, hadi hadi, hadi..." diye inlemeye başladıktan birkaç saniye sonra ise Jane birden kendini yere bıraktı "aman tanrım aman tanrım" diyerek elleri kadınlığının üzerinde. Yerde iki büklüm bir yandan titriyor, bir yandan kasılıyor, bir yandan gülmeye çalışıyordu. "Bu ne böyle, sen ne yaptın bana" der gibi birşeyler mırıldanıyordu.

Viski kadehine uzanacaktım ki Nick farketti ve kadehimi bana uzattı. "Senin ne yaptığını bilmiyorum, ama inan Jane bunu ilk defa yaşıyor" diyerek kadeh kaldırdı. İkimiz de birer elimide kalkık aletlerimiz, birer elimizde viski kadehleri tokuşturup gülerek birer yudum aldık. Yerde yatan Jane'e bakım gülüyorduk. "Sen gerçekten iyiymişsin." dedi Nick. "Genelde aceleci olurlar, ama sen gayet sakin ve uyumlusun" diye ekledi. "Zevk vermeyi seviyorum. Çünkü o zaman daha fazla zevk alıyorum, ve felsefem ilk defa sikiyorsan, sağlam sik ki hep sikebilesin" deyince Nick kahkahayı bastı. "Bak bu doğru işte, bunu sevdim" diye gülümsedi ve tekrar kadeh kaldırdı. "Huge Turk, bir kere sik iyi sik, hep sik" diye gülerek. Kadeh tokuşturduk tekrar ve birer yudum daha aldık viskilerimizden.

Bu arada Jane kendine gelmişti. Doğrulup dizlerini göğsüne çekti ve oturdu o şekilde yerde. Viski kadehini uzattım. "Bu iyi gelir" diye gülümsedim. "Sen... Delisin" diye aldı bardağı ve bir dikişte tamanını içti. Nick ve ben gülüyorduk. "Ben de tam onu söylüyordum" diye ekledi Nick. "Duş alacağım" diye ayaklandı Jane ama kalkarken sendeledi hafifçe. "Hala sarsılıyorum" diye güldü. Önümüzden geçerken kalçasına küçük bir şaplak yapıştırdım. "hadi daha yeni başladık" diye gülümsedim. "Nick, birkaç gün daha kalma konusuda ne dersin?" diye gülerek sordu. Nick güldü. "Neden olmasın" diye yanıtladı.

"keşke daha fazla zamanımız olsaydı" diye devam etti Nick Jane duşa girerken. "Ama ikimizin de Salı günü işimizin başında olmamız lazım. Anlaşılan yakın gelecekte bir Türkiye ziyaretimiz daha olacak çılgın şeyler yaşamak için" diye güldü Nick. "O zaman 4 ay sonra ABD'de görüşürüz" diye yanıtladım. "Nasıl yani!" diye şaşırdı birden Nick. "4 ay sonra bir ABD seyahatim var. New York'da olacağım bir eğitim için 1 haftalığına. Eğitim bittikten sonra birkaç gün de kalıp eski arkadaşlarımı ziyaret etmeye gitmeyi planlıyordum. Belki Sizinle New York'da buluşabiliriz, tarihler uyar ise ben birkaç gün de sizin için uzatırım seyahatimi" diye devam ettim.










Yorumlar