MÜDÜRÜM I

MÜDÜRÜM I

Kapıyı çalmadan içeri girdiğinde bilgisayarda raporları okuyordum. Aslında aklımdan geçen isim de o idi ama bu kadar yüksek bir enerji ile çağırdığımı fark edince gülümsedim. Yüzünde kararlı bir ifade vardı. Beyaz yanakları hafif kızarmıştı. "Müdürüm" diye seslenip kapıyı kapattı ve topuzun içindeki düğmeye basıp kilitledi. 

Gözlerimi hafifçe kısıp ne olduğun algılamak için biraz da koltuğumda geriye doğru yaslandım ve masadan biraz geriye doğru kaydım tekerleklerin üzerinde. Ayça emin ve keskin adımlarla topuklu ayakkabılarının sesini hissettirerek birkaç adımda gelmişti yanıma kadar. Uzun bacakları, dizinin üzerindeki eteğinin altında ten rengi çorabı, siyah mini eteği, beyaz gömleği ve siyah yarım bel ceketi. Otelde üniformasını bu kadar dik taşıyan başka bir kadın yoktu. Yine de kapıyı kilitlemesinin, bana doğru keskin adımlarla gelmesinin sebebini algılayamamıştım. Tam yanıma geldiğinde duraksadığı o küçük anı saymaz isek kararlı olduğu her halinden belliydi.

Bir anda masa ile arama girip kucağıma yanlamasına oturdu ve dudaklarıma yapıştı. Alt dudağımı dişlerinin arasına elip hafifçe ısırıp emdi. Diliyle dişlerimin üzerinde gezinirken hafifçe araladığım ağzımdan içeriye dilini usulca kaydırdı ve dilimle sevişmeye başladı. Sonra kendini yavaşça geri çekti. "Bunu bana çok görmeyin" diye mırıldanıp yine yapıştığımda dudaklarıma artık aletim hareketlenmeye başlamıştı. 46 yaşındaydım. Aslında 47ye girmeme sadece 3 ay kalmıştı ve 26 lık çıtır anlamadığım bir sebep ve çok büyük bir cesaret ile bir anda otelde, makam odamda ve hatta makam koltuğumda kapıyı içeriden kitleyip kucağıma yerleştirmişti kendini ve dilini de ağzımın içine. 

Bir elim bacağına uzandı. Diğer elim ise yanağına. Usulca okşarken yanağını dudağından ben de başladım asılmaya hafiften. Dilim de onun diliyle sevişmeye koyulduğunda bacağındaki elim yavaş yavaş eteğinin altına kaymaya başlamıştı. "Burda sik beni hemen" diye inledi Ayça. "O koca yarrağı hemen amımda istiyorum..." diye ekleyince duraksadım. "Nurcan" diye mırıldanınca iyice asıldı dudaklarıma. "Sabaha kadar evire çevire onu nasıl siktiğinizi dinledim" diye inledi. Elim iki bacağının arasına ulaştığında sıcak ve sırıl sıklam amı ile tanışmıştı. "Hadi oyalanmadan sokun yarrağınızı amıma" diye inlediğinde kucağımdan hafifçe kaldırdım. Fermuarımı açıp yarrağımı dışarı çıkartmaya çalışırken Ayça'yı da makam masamın üzerine sırt üstü yatırdım. Eteği kendiliğinden beline kadar sıyrılmıştı. Uzun ve düzgün bacaklarını olabildiğince açtı iki yana dirseklerinin üzerinde durup aletimi izlerken.

"off.. çok büyükmüşş" diye inledi. "Ne olur yavaş müdürümmmm" diye diliyle dudaklarını yalarken elim göğüslerine uzandı. Aletimin başını amının dudaklarına sürterken gömleğinin düğmelerini açtım. Sütyenini aşağı sıyırıp göğüslerini serbest bıraktım. Tam ağıız dolusuydu göğüsleri. Yarrağımı sokmadan amının dudakları arasında kaydırırken göğüslerine yamuldum. Isırıp somurdum biraz. "Hadi sok müdürümmm" diye inledi Ayça. Yarrağımın başını yavaşça amında kaydırmaya başladığımda kısık kısık inlemeye başladı. Daha yarısını sokmuştum ki kasılmaları hızladı ve bir anda kaskatı oldu. Amıyla resmen aletimi sıkıyordu mengene gibi. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Sonra birden gevşedi. Başı arkadaya düştü önce. Sonra da dirsekleri çözülüp usulca bıraktı kendini sırt üstü masaya. Başı sol tarafa düşmüş gözleri kısılmıştı. Amında gidip gelirken resmen hiçbir tepki vermiyordu. 

Aletimin üzeri bembeyazdı. Masanın üzerinde duran peçeteyi aldım. Ayça artık tamamen başka bir dünyada tepkisizdi her hareketime. Aletimi çıkardım ve masanın üzerinde duran peçeteyle güzelce temizleyip üzerimi toparladım. Ayça masamın üzerinde bacakları iki yana ayrık, sırıl sıklam amı ile öylece yatıyordu. Sonra birden kendine geldi. Ne halde olduğunu anlaması uzun sürmedi. Aceleyle toparlandı. "Ben ne yaşadım" diye güldü gözlerini kocaman açarak. "Offf..." diye mırıldandı eli amını kontrol ederken... "Ama siz!" diye ekledi. "Boşaldınız mı?" diye mırıldandı ürkerek. "Yok... henüz değil" diye yanıtladım gülerek. "Özür dilerim" diyebildi masadan kalkıp üstünü başını düzeltirken. "Alt taraf işinize yaramaz ama ağızımla sizi rahatlatmamı ister misiniz?" diye sordu mahçup bir tavırla. 

"Şimdi değil" diye yanıtladım gülerek. Birşe söylemeden kapıya yöneldi. "Teşekkür ederim" diye ekledi. "Ben teşekkür ederim" diye yanıtladım. Kapıyı açıp çıktı ve gitti. 


Yorumlar

Yorum Gönder