Yetişkinlere Hikayeler

   Uyandığımda öğlen olmuştu. Aşağıya indiğimde Arzu kahvaltı masasındaydı. "GÜnaydın" diye uzandım yanağına. "Günaydın" diye yanıtladı. "Herkes nerde?" diye sorunca "Çekime gitmişlerdir" diye yanıtladım. "Tenis oynar mısın?" diye sorunca "Evet, biraz yani!" diye ekledi. İstersen kahvaltıdan sonra hazırlan, kortta tenis oynayalım" diye sorunca "Olur tabi, eğleniriz seninle biraz" diye gülüştük. Kahvaltı bitince "Ben gidip üzerimi giyineyim" diye kırıtarak gitti. Geldiğinde beyaz tenis eteği, beyaz bir tshirt gişmişti. Sütyensiz göğüs uçları az çok belli oluyordu. Yine baştan çıkarıcı bir hale bürünmüştü. Sarı saçlarını sıkıca topuz yapmış, ortadan siyah çizgili havlu bir baş bandı takmayı da ihmal etmemişti.  Güle oynaya tenis kortuna gittik. Hareket ettikçe diri göğüsleri zıplıyor, eğilip hareket ettikçe kalçaları yine gözlere dehşet bir ziyafet çekiyordu. O sırada telefonuma mesaj geldi. "Teklif...

  Hızlıca girdim arkasından kadınlar tuvaletine. Boynundan yakalayıp hızlıca soktum kabinlerden birine "Dur ne yapıyorsun, bırak beni" diyene kadar kabinin içine girmiştik. "Sessiz ol, canını yakmayacağım merak etme" diye fısıldayıp ağzını kapattım. Biraz debelendi. "Ne kadar çok debelenirsen o kadar çok canın yanar" diye mırıldandığımda bir elim eteğinin üzerinden kalçalarına ulaşmıştı çoktan. "Yapma, hayvan herif, istemiyorum.." diye hışımla çıkıştı. Tam o esnada kapı açılınca ağzımla enili kapatıp sıktım. Diğer elimle de cebimden çıkardığım bıçağı gözlerinin hizasına getirdim. "Tamam" dercesine hareketsiz kaldı. "Şimdi beni iyi dinle, burada seni becereceğim, sen de sesini çıkarmayacaksın. Aksine bundan zevk alacaksın. Yoksa o güzel yüzünde derin bir iz olur" diye mırıldandım.  Kapı tekrar açılınca adamın biri "hanımefendi, herşey yolunda mı?" diye seslendi. Gözleri açıldı benim. Bıçağı boğazına dayadım. "Usl...

 Ayça - Film Yıldızı II Aradan 2 ay geçmişti.  Ayça'nn kuzenini öğlen saatlerinde almıştık Havalimanından. Arzu... Sarışın, mavi gözlü, küçük yüzlü sevimli bir kız. 23 falan olmalıydı. Uçaktan indiğinde ve arabaya bindiğinde bol dökümlü, uzun kollu bir penye ve yine uzun bir pantolon giymişti. Yüzünde çok hafif bir makjay jardı. Güzeldi. Saçları basit bir toka ile toplanmıştı.  Yolda Ayça'nın sürekli gittiği bir butiğe durduk. Oradan da kuaföre geçtiler. Ben de bir yerde kahve içtim o esnada ama geldiklerinde Ayça'nın yanındaki kız ile 1 saat önce arabadna inen kız aynı değildi. Saçları biraz perma yapılmış, önden düğmeli yarısı siyah, yarısı beyaz dekolte tek parça mini bir elbise, olağanüstü baştan çıkarıcı bir makyaj... Kızın bütün güzelliği ortaya çıkmıştı resmen. Alev alev yanıyordu. Ayça işi olduğu için onu bana emanet etmişti. Ben de arabayla biraz gezdirdim onu. Birkaç tane bira da devirmiştik arada.  Kızın daha önce alkol kullanmadığını bilmiyordum. Arzu açı...

 İşe geri dönmüştüm. Ayçil ertesi gün kocasıyla iyice bozuşmuş ve soluğu yine bizde almıştı. Artık evde iki kadın vardı ve ikisi aynı anda emrime amadeydi. Ama onların başka erkeklerle olma fikri de beynimde iyice fazla yer etmeye başlamıştı. Özellikle sevgilim Merve'yi iki erkek arasında hayal etmek bana büyük bir haz veriyordu. Bundan hiç bahsetmemiştim ikisine de. Ama bunu hayal etmekten de geri durmuyordum her seferinde. Bir şekilde bunu gerçekleştirmeliydim. Öte yandan bunun için adayım dahi yoktu. Birkaç ay bunu nasıl gerçekleştirebileceğim ile ilgili plan yaparak geçmişti ama hiçbir şekilde ne plan tutuyordu, ne de aday tespiti edebiliyordum.  Yaz gelmişti. Mayıs ayında bir haftalık bir seyahat planladık üçümüz. Kaş, Kalkan, Patara, Tekirova bölgesinde takılacaktık. Kızlar özellikle Patara istemişlerdi çünkü bir çılgınlık yapıp plajın ileri uç kısımlarında nüdist takılacaktık. Açık havada seks fantazileri hayal etmeye başlamıştık daha gitmeden bile.  Sonunda Patara...

 "Ee, senin ilk nasıldı?" diye sordum bu kez ben Merve'ye. "Valla sizinkinin yanında benimki direk hüsran. Sinemaya gittik, oturduk öyle yan yana. Çocuğun eller bacaklarda gezmeye başladı, sonra yüzümü çevirdi, öpüştük biraz. Bir eli de göğüslerime uzanınca biraz irkildim ama işte ne bileyim, hayır da diyemedim. Çocuk önce dışından okşadı, sonra gömleğin içine girdi eli, sonra da sütyenin içine. Benim elimi de alıp kendi aletinin üzerine koydu. Sıktırıp bıraktırdı. Göğsümdeki elini taytımın içinden kızlığıma götürünce tuttum. "Sadece okşayacağım" diye mırıldanınca elini tutarak biraz daha inmesine müsade ettim. Tam kilitorisimi bulmuştu. Parmağıyla bastırınca hoşuma gitti hissettiğim şey. Elini biraz daha bastırdım. Sonra işte bir taraftan öpüşme, bir taraftan birbirimizin aletini okşama. Parmağının ucu tam deliğe geldi. Sokacağını hiç düşünmedim. Biraz sokunca irkildim. "Tamam, bu kadar merak etme" diye kulağımı emdi. O sırada benim elim de onun ...

 Ne kadar uyudum bilmiyorum, ama Merve'nin "Hadi aşkım, acıkmışsındır" diyen sesiyle uyandım. Gözlerinin içi gülüyordu. Küçük bir buse kondurdu dudağıma. "Rüya mı görüyordum!" diye mırıldandım. "Sikici erkek, dinlendin mi!" diye arkadan gelen Ayçil'in sesi ve bedeni rüya görmediğimi anlamamı sağlamıştı.  Yataktan kalkıp belime havlumu sarıp banyoya geçtim. Ilık bir duş iyi gelmişti. kurulanıp çıktım hızlıca. Yatak odasından bir şort ve thsirt geçirip mutfağa geçtim. Harika bir kahvaltı masası kurmuştu kızlar. Normalin dışında bal, kaymak, ananas dilimleri, hindistancevizli muzlu ballı süt... güldüm. "eee.. enerji lazım sana tabi" diye güldü Ayçil. "Yani, sevgilime iyi bakalım" diye güldü Merve. "Anlatırdı ama inanmazdım" deyince Ayçil "Nasıl yani?"  diye sordum. "yaa... işte kızlar konuşur öyle şeyleri" diye güldü Merve. "Oğlum biz üniversiteden beri arkadaşız... " diye ekleyince Ayçil ...