Roman - bölüm 8 - Çıkmaz Sokak 2
ROMAN - BÖLÜM 8 - ÇIKMAZ SOKAK 2
Menekşe kendini geriye doğru yay gibi kırdı ve kalçalarını iyice
ikiye ayırıp kedini bana ittirdiğinde derin bir “ohhhh….” Çekti. İçinde uzak
bir yerlere değdiğim kesindi. Sonuna kadar sokmuştu beni kendine ama daha
fazlasını istercesine kalçalarını kasıklarıma bastırmaya devam ediyordu. Sağ
elinin parmaklarını taşaklarımda hissettiğimde aşağıda sadece taşaklarımla
değil, kendi klitorisiyle de oynadığını anlamıştım. Aslı ise hemen yanımızda
bacaklarının arasından elini kadınlığına uzatmış, kilitorisini oynuyor, orta
parmağını kadınlığına okup çıkarıyordu. Menekşe bir anda taşaklarımı çekip
kilitorisinin üzerine yapıştırdığında başını iyice yatağa gömmüş, orgazmın
zirvesinin tadını çıkarıyordu. Menekşe’nin durumunu anlayan Aslı, başının hemen
yanındaki sağ göğse uzanıp ucunu olanca gücüyle somurmaya başladığında ise
Menekşe’nin ince orgazm çığlığı kaplamıştı odanın duvarlarını.
Menekşe bir anda kendini çekip yatağın üzerine Aslı’nın tam önüne bıraktığında
kadınlık sıvıları oluk oluk sızıyordu kadınlığından. Aslı eğilip önce Menekşe’nin
kalçalarını sıkıp birleştirdi. Sonra da iyice ayırarak yüz üstü yatan Menekşe’nin
kadnılığına dili ile uzanıp onun hayat sularını yalamaya başladı yukarıdan
aşağıya. Sonra da bacağını kalçalarının üzerinden atıp dört ayak önümde
domaldı. Menekşe’nin sırtını okşarken kendini iyice geriye yaslayıp aletimi
kadınlığına sürttü bir süre. “O yarrağı amımda istiyorum müdürüm.” Diye inledi
geriye doğru çevipir başını gözlerimin içine baka baka. “Hadi, sik amımı
parçala” diye inledi tekrar. Aletimi sapından kavrayıp kadınlığına dayadığımda
kendini birden ittirdi geriye “off…. Çok acıttı, ama çok tatlııı” diye inledi.
Göğüslerini Menekşe’nin sırtına bastırıp iyice kaldırdı kalçalarını yukarıya.
Ellerimle iki yana ayırdım Aslı’nın kalçalarını ve pompalamaya başladım. Hızlı
hızlı vururken doğrulup yay gibi kıvırdı kendini geriye doğru. Bu sefer alttan
vuruyordum kadınlığına. Ellerimi uzatıp göğüslerini yakaladım ve sırtını
göğsüne dayadığımda aletim neredeyse kırılacak gibi olmuştu. Biraz durdum
öylece içinde küçük küçük hareketlerle göğüslerini okşayıp göğüs uçlarını
sıkıp, boynunu, sırtını, omuzlarını ısırıp yalayarak. Sonra uzun saçlarından
tuttum ve başını tekrar öne ittim. Tekrar vurmaya devam ederken sağ elimi de
omzuna uzatıp yakaladım. Sonra sertçe köküne kadar tek bir hamlede ittirdim. “Havyavansın
sennn” diye inledi Aslı. Öne kaçmaya çalıştı ancak iyice kilitlemiştim onu.
Sonra geri çıkardım aletimi başına kadar ve son hızla bir kez daha köklediğimde
taşaklarıma kadar sokmuştum aletimi. Acıyla kaçmaya çalıştıysa da “ohhhh… işte
böyle sik beni müdürümm” diye inledi “Kanırta kanırta sik beni, amımdan sok
ağzımdan çıksın” diye inledi. “Azgın orospu” diye vurmaya devam ettim. Giriş
çıkışlarım iyice hızlanmıştı artık ve patlamam yakındı. Aslı’nın omzunu ve
saçlarını bırakmış, iki yana ayırdığım kalçalarının arasından kadınlığının en
derinine kadar vurup geri çıkarıyordum aletimi. Bir süre sonra Aslı sadece
hırıltılarla nefes alıp veriyor, başını sağa sola sallıyor ben derinlerine
girdikçe ahh lıyor inliyordu. Kolları kendini taşıyamaz olmuş, yine altındaki
Menekşe’nin sırtına göğüslerini dayamış, başını yana çevirmiş hale gelmişti.
Artık patlamam yakındı ama patladığımda ayakta duramayacağımdan emindim. Menekşe’nin
üzerinden yana doğru devirdim Aslı’yı. Pelte gibi yığılmıştı anında. Onu biraz
daha yukarı ittirdim güç bela ve yatağa onun arkasına uzanıp bacaklarının
arasından aletimi kadınlığına yerleştirdim. Menekşe ile yüz yüze gelmişlerdi.
Dirseğimin üzerinde doğrulunca iki kadının yüzündeki masum tebessümü ve birbirlerine
uzanan dudaklarını görebiliyordum. Aslı’nın sağ bacağını havaya kaldırıp
aletimi kadınlığına yerleştirdim. Sol elim ile göğüslerine uzanıp bir yandan
onları sıkıp okşarken, diğer yandan da gidip gelmeye başladım ki birkaç giriş
çıkıştan sonra kökleyip en derinlerinde patlamaya başladım Aslı’nın. Benim
patlamam Aslı’nın içindeki son enerjiyle tüm vücudunun titremeye başlamasına
neden olmuştu. Bu titremeleri içinden çıkmadan beni de etkilemiş ve yaşadığım
orgazmı resmen benzersiz bir hale getirmişti. Çünkü aletimi kavrayan kadınlığı,
sürekli olarak titreyerek beni de deli bir zevk dünyasına sokmuştu. İçinden
çıkmadan sıkıca sarıldım Aslı’ya. Menekşe ikimizin üzerinden yuvarlanıp benim
arkama geçtip o da bedenini sırtıma yapıştırıp sarıldı. Üçümüzün de dinlenmeye
ihtiyacı vardı.
Gözlerimi açtığımda saat sabanıh 5ini gösteriyordu. Menekşe
arkamda, Aslı önümde iki çıplak bedenin arasında uyuduğumuz gibi kalmıştık.
Usulca kalktım ikisinin arasından. Üzerimi giyindim ve kendi odama geçtim.
Cumartei günü öğlenden sonra saat 1 gibi uyanabildim. Menekşe ve
Aslı’nın mesajları vardı. “Akşamki kokteyl ve eğlence için çok teşekkür ederiz
müdürüm. Biz uyandık, Menekşe’nin evine geçiyoruz. Sizi de bekleriz kahvaltı
yapmaya” diye. “Kendime gelince haber veririm ama siz kahvaltınızı yapın, beni
beklemeyin” diye yanıtladım. Niyetim otelde biraz dinlenip karnımı iyice
doyurmak, enerjimi tekrar toplayıp onların yanına akşam gidip sabaha kadar
sevişmekti. “akşam Menekşe’de olalım o zaman, bir misafirimiz olsa rahatsızlık
verir mi?” diye yazdı Aslı. “Beni rahatsız etmez” diye yanıtladım. Anlaşılan
kızların planı sevişmekten öte keyifli bir akşam geçirmek üzerineydi. Yada gece gerçekten başka sürprizlere açıktı.
Aşağı inip güzelce karnımı doyurdum. Ofisteki birkaç işi
hallettikten sonra Menekşe’yi arayarak evinin yerini öğrendim. . Evi otele gerçekten çok yakındı. Binanın önüne geldiğimde Menekşe’yi
arayıp apartmana çıktım. Zile basınca Menekşe yüzünde kocaman gülümsemesiyle
açtı kapıyı. Kollarını boynuma dolayıp dudaklarıma uzandı ve öpüşerek girdik
kapıdan içeriye. “Hoş geldin” dedi hafifçe uzaklaşırken benden. “Hoşbulduk”
diye yanıtladım. “Çok şıksın” diye ekleyince gülümsedi. “Teşekkür ederim” diye
yanıtladım. Hemen arkasından Aslı geldi. “Müdürüm, hoşgeldiniz” diye uzanıp
dudaklarıma bir buse kondurdu. “Hadi gelin içeri salona geçelim” diyerek
elimden tutup salona götürdüler beni iki kadın. “Misafiriniz gelmedi mi?” diye
sorunca ikisi de güldüler. “Ya aslında emin olamadık, daha doğrusu Aslı
olamadı” diye yanıtladı Menekşe. “Ama yine de bir telefona bakar yani” diye güldü
Aslı.
“Kim ki?” diye sordum. “Eda!” dedi
Aslı. Kafam bir anda durdu. “Satışta var ya Eda, o aslında” diye yanıtladı. Ne
diyeceğimi ve nasıl düşüneceğimi şaşırmıştım. “Yani aslında tam öyle değil.
Bizim Menekşe’ye geldiğimizi öğrenince o da gelmek istedi. Ben boşboğazlık edip
sizin de geleceğinizi söyleyince çok heyecanlandı. Ben de gelmek istiyorum”
diye çok ısrar etti. Kıramadım ben, önce olur dedim, sonra da uygun olmaz diye
düşündük şimdi bu gece, ama biz tabi haber verene kadar baya bir hazırlanmış kızcağız.
Gelince size soralım tekrar diye konuştuk. Haber bekliyor” diye mahcupça
anlattı Aslı.
“Ne biliyor?” diye sorunca ikisi de panikledi bir anda. “Yani bir şey
bilmiyor tabi ki” diye geveledi Menekşe yüzü hafif kızarık vaziyette. Menekşe
bocalayınca “Gerçekten müdürüm, dün geceye dair hiçbirşey bilmiyor. Öyle bir
aptallık yapar mıyız sizce” diye ekledi Aslı. “Sizi duyunca çok heyecanladı
kızcağız, çok istedi” diye devam etti. “Ama tabi yani siz bilirsiniz yine de?”
diye söze girdi Menekşe. Menekşe’nin yüzünü avuçlarımım arasına alıp
dudaklarını yakaladım ve ateşli bir öpücük kondurdum. Sonra da Aslı’ya. “Yani
siz bu kızı mutlu etmek için bu gece olacaklardan vazgeçmeye razısınız galiba!”
diye gülümsedim. “Tamam o zaman gelsin. Eğlenmiş oluruz hem” diye yanıtlayınca
ikisinin de gözleri parladı. Bir şeyler seziyordum ama Eda’ya konduramıyordum.
Kendi halinde, minyon tipli bir kızdı Eda. Aslı’nın satış ofisinde ona neden
görev verdiğini ilk başlarda anlamamıştım suskun puskun hali ile birlikte
gittiğimiz bir acente görüşmesindeki performansı, gizli bir cevher olduğunu
anlamama yetmişti. Sade giyinir, çok hafif makyaj yapardı. Sempatik bir kızdı.
25 yaşında olmasına rağmen zamanla satış konusunda ne kadar çok başarılı bir
kız olduğunu da göstermeyi başarmıştı. Üstelik dişilik faktörünü hiç ortaya
koymadan.
Aslı telefonuna uzanıp aradı Eda’yı. Eda’nın coşkusu telefondan bile belli
oluyordu gelebilecek olmasına. Son duyduğum “tamam, zaten yakınlardayım, 10
dakika sonra orda olurum” olmuştu telefondan. Uzaklarda ise en azından
yaramazlık yapma ihtimalim olur diye ümitlenmiştim ama bütün ümidim gitmişti.
Aslı telefonu kapatınca yemek masasını hazırlamak için kalktı ikisi de. Ben de
arkalarından. 10 dakika da olsa onlarla oynaşmak istemiştim. Masaya tabak
koyarken Aslı’ya, tezgahta birşeyler hazırlayan Menekşe’ye arkalarından yanaşıp
kalçalarını kasıklarımla birleştirmek, tshirtlerinin üzerinden göğüslerini
kavrayıp boyunlarına dil darbeleri atmak iki kadını da azdırmak keyif
vericiydi. Bir ara “Acaba gelmesemiydi ki!” diye pantolonumun üzerinden
sıvazladı aletimi Menekşe ona arkadan sarıldığımda. “Şimdi burada ağzıma
patlamanı isterdim” diye inleyince Aslı’da bize yaklaşıp elini Menekşe’nin
elinin üzerine koyup dudaklarını Menekşe’nin dudakları ile birleştirdi “Ben de
isterim” diye seslenmeden hemen önce. Kapı çalınca üçümüz de toparlanmak
zorunda kalmıştık. Daha doğrusu kızlar toparlanabilmişti ama benim kalkmış
aletim olanca heybetiyle pantolonumun önünden belli oluyordu. Koltuğa geçip
oturdum. Menekşe kapıyı açınca Eda neşeyle içeri girdi. Kapıdaki selamlaşmadan sonra
salona girdiğinde yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Siyah taytı, V yaka açık
mavi tshirtü ile her zamanki gibiydi Eda. “Cenk Bey merhaba” diye yaklaşınca
ayağa kalktım. Ben basitçe tokalaşmayı beklerken Eda yaklaşıp öpüşmek için
uzatınca yanağını yanaktan küçük buselerle öpüştük. “Çok teşekkür ederim,
gerçekten çok mutlu oldum” diye gülümsemeye devam ederken “Hadi bakalım,
sofraya geçelim” diye masaya yöneltti hepimizi. “Cenk Bey rakı mı şarap mı?”
diye sordu Menekşe. “Rakı” diye yanıtlayınca masaya oturur oturmaz bardakları
doldurmaya başladı. Hepimiz rakı içiyorduk. Tüm kadehler dolunca “Evime
hoşgeldiniz, şeref verdiniz” diye kadeh kaldırdı Menekşe. Ve sohbet havadan
sudan başladı. İlk kadehler bitmiş, ikinciler doldurulmuş yarılanmıştı. Masada
artık Müdür muhabetini kapatmış “artık müdür yok, cenk var” diye kadeh
kaldırınca kızlar gülümsemişti. Eda birkaç kez zorlansa da Cenk demekte, bu
zorlanmaları bizi iyice güldürmüştü. Açık olan radyodan gelen hareketli müzik,
Eda ve Menekşe yerlerinde hafif hafif kıpırdanmaya başlamasına neden olmuştu.
“E yerinizde sallanacağınıza kalkın bari ayakta oynayın” diye seslendim.
“Oluurr” diyerek gülerek kalktı ikisi de. Ortadaki sehpayı salonun uzak
köşesine taşıdılar hızlıca. Sonra da ritme uymaya salonun ortasında. “Hadi
Cenk, sen de gel” diye seslenince Menekşe Aslı beni elimden tutup kaldırdı ve
dördümüz radyodan çalan müziğin eşliğinde salonun ortasında dans etmeye
başladık. Birkaç şarkı sonra birden slow bir parça çaldı. Tam masaya dönüyordum
ki “E bari bunda da dans edelim” diye güldü Aslı. “Dördümüz mü?” diye
yanıtladım. “Yok, yani ev sahibesi önce, sonra tek erkek olunca mecburen üçümüz
de birer şarkı seninle” diye güldü Aslı. Menekşe sevinçle hemen önüme gelip
elini boynuma doladı. Kızlar gülüşmüştü. Biz dans ederken onlar masaya
döndüler. Menekşe ile kasıklarımızı çoktan yapıştırmıştık birbirimize. Şarkı
bitince bu kez Aslı ile dans etmeye başladık. Eda sırasının gelmesini heyecanla
bekliyordu. Beni düşündüren şey ise kalkmış aletimi Eda’ya hissettirmeden nasıl
dans edeceğimizdi. Zaten pantolonumun önündeki kabarıklık fazlısıyla belli
oluyordu eminim. Keza şarkı bitip Eda geldiğinde boynuma uzattı ellerini. Ben
önce biraz mesafeli durmak istemiştim ama Eda direk yapıtırmıştı bedenini
bedenime. Aletim resmen göbeğine değiyordu. Göz göze geldik bir anda.
Utanmıştım. O da utanmıştı. Tekrar göz göze geldiğimizde ise durumdan
memnuniyetini belli edercesine gülüyordu gözlerimin içine. Şarkı bittiğinde
yerimize dönecektik ki “Lavabo ne tarafta” diye sordum. Menekşe masadan kalkıp
“burdan” diyerek önüme düştü. Salondan çıktık. Lavabonun önüne geldiğimde
dudaklarına yapıştım Menekşe’nin. Ateş gibi yanıyordu bedeni. “Nasıl
dayanacağız” diye fısıldadım. “Eda iyi yapıştı sana” diye gülümsedi. “Bir an
kızın göbeğinden girip öbür tarafından çıkacaksın diye korktum” dedi. Kalçalarını
sıkıp “onun da benedi ateş gibi yanıyor” deyince “doyumsuz” diye gülümsedi. Ben
lavaboya girince Menekşe’de salona geri döndü. Acaba bu kız gerçekten istiyor
muydu, eğer evet ise Aslı ve Menekşe ile birlikte böyle bir çılgınlık yapar
mıydı? Diye geçiriyordum aklımdan. “Bir kadeh daha rakı, herşeyi çözer” diye
gülümsedim kendi kendime. Elimi yüzümü yıkayıp lavabodan salona geri döndüğümde
kızların fısıltıları kesildi ve kikirdemeye başladılar. Masadaki kadehler
tekrar rakı ile dolmuştu. Oturur oturmaz kadeh kaldırıp birer yudum aldık.
“Hadi biraz göbek atalım” diye ayaklandı Menekşe. “Bak ben onda yokum, ama sizi
izlerim” diye güldüm. “Ama böyle oynayamam ben, tayt t-shirt mezdeke oynanmaz”
diye güldü Eda. “Dansöz kıyafeti mi verelim güzelim” diye bir yanak aldı Aslı
Eda’dan. “ooo.. Eda, iddalısın yani” diye güldü Menekşe, “Gel o zaman yatak
odasına, benim kıyafetlerden seç kendine bir şey de gözümüz dansöz görsün” diye
ekleyince Eda’nın gözleri parladı. “Tamam” diye güldü.
İki kız el ele tutuşup salondan çıkarken Aslı şaşkın şaşkın baka kalmıştı.
“Bu kız hızlı Cenk, bu gece seni götürür” diyerek yaklaştı. Elinden tutup
kucağıma oturttum. “neye niyet neye kısmet” diye güldüm. “Tam bir doyumsuzsun” diye
güldü Aslı. “Sabaha kadar iliğini kemiğini kuruturuz üçümüz senin emin ol, bu
gece kaçıp gidemezsin de” diye ekledi. Eda’yı yanınızda becermem hoşuna gider
miydi?” diye sordum. “Deli misin, ben de bakarım tadına” diye gülümsedi Aslı.
“Çılgınsın sen” diye dudaklarına uzanıp bir öpücük kondurdum. Kızların ayak
seslerini duyana kadar oynaştık.
“Anca bu kadar uydurabildik” diye gülerek girdiler içeriye. Aslı’nın da
benim de ağzımız açık kalmıştı. Menekşe’nin iki parça bikinilerinden birinin
üstü vardı sadece Eda’nın üzerinde. Altında da muhtemelen bikinin altı, beline
de şakira kemeri bağlamıştı. Menekşe müzik setine mezdeke cd sini koyup playa
basınca rakı kadehimi alıp üçlü koltuğa oturdum. Aslı ve Menekşe’de hemen
yanımda bittiler. Biz oturunca Eda yavaş yavaş oynamaya başladı. Gerdan
kırıyor, göbeğini dalgalandırıyor, resmen Asena gibi dans ediyordu. Bir ara
bana doğru yaklaştı. Arkası bana dönük dizlerinin üzerine yere çöktü ve alnını
bana uzattı. Alnına bir öpücük koydum. Kalkınca da elimi cebime atıp bir 20lik
çıkardım. Parayı görünce tam önümde kalçalarını sallamaya başladı. Şakira kemer
açıldıkça kalçalarının güzellikleri gözlerimizin önüne seriliyordu. Parayı tam
çatalının hizasından yerleştirdim. “kızlar, bence cüzdanlarınızı yanınıza alın,
Eda bol bahşişi hak ediyor” diye gülümsedim. Aslı uzanınca çantasına Eda bu kez
ona yöneldi. Göğüslerini ona doğru salladı. Aslı 50lik çıkardı cüzdanından ve
Eda’nın göğsüne sıkıştırmaya uğraştı. Beceremeyince Eda mayonun üstünü hafifçe
araladı. Verdiği frikik Hem Menekşe’nin, hem de benim ağzımı sulandırmıştı.
Tekrar bana yöneldiğinde cebimden bir 20lik daha çıkardım. Bu kez tam önümde
göbeğini dalgalandırıyordu. Elimdeki rakı kadehini Eda’ya uzattım. O rakı
kadehinden bir yudum alırken başımı uzatıp göbeğine küçük bir buse kondurdum.
Sonra da yirmiliği önünden aşağıya doğru yerleştirdim. Tekrar arkasını
döndüğünde ise iyice çılgına dönmüş deli gibi sallar olmuştu kalçalarını. Bir
anda dengesini kaybedip kucağıma düştü. Aletim resmen kalçalarından içeri
girmişti. Hiç bozunduya vermeden kendini iyice bana yaslayıp gerdan kırmaya
devam edince Menekşe’nin uzattığı 20liği alıp diğer göğsüne sokuştururken
hafifçe sıktım ğöğsünü parmaklarımla. Eda doğrulmuş, ama kalçalarını aletimin
üzerinden çok az kaldırıp sallamaya devam ediyordu. Resmen kucak dansı
yapıyordu. Biraz oyalandıktan sonra kalkınca “Ben de isterim kucak dansı” diye
gülümsedi Aslı. Eda gülerek Aslı’nın kucağına yöneldi. Ata biner gibi Aslı’nın
kucağına oturup göğüslerini sağa sola sallamaya başladı. Aslı tam iki göğsünün
arasına bir öpücük kondurunca hızlıca kalktı. Sonra da Menekşe’nin kucağına
attı kendini.
“yoruldum” diye mırıldanıp iyice yerleşti Eda’nın kucağına. Rakı kadehimi
uzatınca büyük bir yudum aldı ama bir o kadar da boğazından aşağıya,
göğüslerinin arasından göbeğine kadar rakı döküldü. Hiçbirimiz konuşmuyor
sadece gülüyorduk. “Ziyan olmasın bari” diye uzanıp boynundan göğüslerinin
arasına kadar yaladım Eda’nın. Resmen içi geçti. Aslı ve Menekşe bir yandan
gülümsüyor, bir yandan da hayretle benim Eda’nın bedeninin yalamamı
izliyorlardı. Aslı elindeki kadehten birazını bu kez bikinin üzerine göğsüne
döktü Eda’nın. Eda gözlerimin içine baktı “Hadi devam et yalamaya” dercesine ki
Menekşe bir anda ikimizin arasına girdi koltukta. Eda bir anda paniklemişti.
Açıkcası ben de ne anlam verememiştim. Ama Aslı da koltuğun önüne gelince
Eda’nın elini tuttu ve onu ayağa kaldırdı. Menekşe ile birlikte Eda’yı salonun
ortasına getirdiler. Yüzü bana dönük şekilde tam ortalarına aldılar. “Burada
olan burada kalır” diye seslendi Aslı. “Tamam” diyebildi Eda yutkunarak.
“Cenk’i mi istiyorsun?” diye sordu Aslı. “Evet” diye yanıtladı Eda. “Çok mu
istiyorsun onunla birlikte olmayı?” diye tekrar sordu. “Bu kez cevap vermemişti
Eda. Sadece başını onaylarcasına aşağı eğmişti.” “Cenk Müdürüm, satış elemanınız Eda’yı sizin
için hazırlamamızı ister misiniz?” diye seslendi Aslı şehvetle. Anlaşılan bunu
bir oyuna çevirmeye daha çok hevesliydiler. Ve mümkün olduğunca uzatıp keyfini
çıkaracaklardı, hem Eda’nın, hem benim, hem de gecenin. “Lütfen” diye
yanıtladım. “Müdürüm o zaman ben hemen rakı servisinizi buraya alayım” diye
ayrıldı Menekşe. Hızlıca bir sehpa, üzerine beyaz peynir tabağını, rakı ve
şalgam bardaklarımı getirip tekrar yerine geçti.