BAŞKASININ HAYATLARI - ÇİRKİN CENK
BAŞKASININ HAYATLARI - ÇİRKİN CENK
Hem zengin hem de güzel bir kızdı Yasemin. Siyah saçları, kömür karası gözleri. Çıkık elmacık kemikleri... Esmer teni, dolgun göğüsleri... Onlar hep ön plandaydı. Göğüsleri. Kış da olsa yaz da olsa hep V yaka tshirtler giyerdi. Penyeleri hep ince olurdu ve ışığı doğru ayarlarsan neredeyse tüm hatlarını görürdün. Bazen kafede otururken çaktırmadan arkasında durur, dekolteden göğüsnünün çatalından derinliğini izlerdim.
Kız resmen frikik ustasıydı. Arada gömlek giydiğinde bir düğme fazla açar sütyeninin görünmesini sağlardı. Yada pot yaptırır yine gösterirdi sütyenini. Tabi herkes onun etrafında pervane olurdu ben dahil. Ağırlıkla Tayt giyerdi. Çıkık kalçalarının üzerine bir sweetshirt yada kazak bağlardı. Uzun bacakları sütun gibiydi. At gibi kızdı resmen. Nadir de olsa etek giydiğinde zaten bütün erkekler o gün pert olurdu. Bacak bacak üstüne attığında cafenin yarısının sandalyesi ona dönerdi yavaşça. Üstelik Yasemin bütün bunların da farkındaydı. Bundan rahatsızlık duymak yerine zevk alıyor gibiydi. Takılan çok olur, asılan çok olur, flört eder ama asla çıkmazdı. Sevgilisi olmamıştı hiç ikinci sene olmasına rağmen. En azından biz görmemiştik. Arada sınıf arkadaşlarıyla yaptığımız partiler olurdu ama onlara dahi katılmazdı. Öyle herkesle de muhatap olmazdı. En azından benimle.
Bu kız çok fazlaydı ve resmen ulaşılmaz durumdaydı benim için. Basit bir hayalden ibaretti. Gerçi fiziken zayıf olmam ve çirkin olmam sebebiyle aslında bütün kızlar benim için bir hayaldi o da ayrı ya. Gerçi okul dışında sürekli çalışmak zorunda olduğum için de zaten vaktim de yoktu. Yaşadığım tek cinsellik ise cep telefonuma indirdiğim porno filmler ve mastürbasyondan ibaretti.
Derse geç kalınca hoca beni almamıştı. Ben de okulun küçük kafeteryasına inmiştim. Bir çay alıp oturdum. O sırada Yasemin girdi içeri. Dolgun dudaklarına kırmızı bir makyaj yapmıştı. Yine göğüs dekolteli tshirt ve siyah bir tayt... Arap tayı gibi girmişti içeriye. Bana bakmadı bile. Yanımdan geçip kafeteryanın tezgahına gitti. Çay istedi. Ben de bakmadım arkasından. Önüme dönüp telefonumu karıştırmaya devam ettim. Kokusu hala burnumdaydı. Parfümü bile fazlasıyla baştan çıkarıcıydı. "Kimse yokmuş bu gün" diye seslendi karşımdaki sandalyeye otururken. "Her zamanki yalnızlığın ve sen dışında tabi" diye güldü. Tek cümlede ezmişti beni ve gerçeği de ortaya şak diye bırakmıştı masada. Gülümsedim. "Evet, ve yalnızlığım ile beni başbaşa bırakırsan sevinirim. Senin için yeterince kalabalık olamayacağımız kesin" diye yanıtladım. Güldü. "Hazırcevapsın" dedi. "Bunu önceden mi planladın yoksa şu anda mı aklına geldi" diye güldü. "Hımm.. en azından beni yalnızlığım var. Ama eğer ben olmasaydım, senin yalnızlığın da yok, çok sıkılırdın değil mi!" diye yanıtladım. "ooo.. hem hazır cevap, hem dilbaz, hem de cüretkarsın" diye güldü. "Baksana, ne kadar cüretkar olabilirsin bana karşı?" diye sordu hız kesmeden. Gülümsedim. "Ne kadar olmamı bekliyorsun?" diye sordum. "Eğer orospu, şıllık, yelloz... gibi basit kelimelerde isen orayı çoktan geçtim" diye yanıtladı. "Daha yukarıda birşeyler olmalı" dedi. Güldüm. "Yok, orospulara sordum, seni meslektaş olarak dahi kabul etmiyorlarmış" dedim. Kahkahayı bastı. "Bak bu iyiydi... sıkı çocuksun" diye güldü. "Kalçaların kadar olmasa da" diye ekledim. "ooo... bu da güzel geldi... taşı gediğine koydun.. iltifat için de teşekkür ederim" diye yanıtladı. "Yoksa bir dahi ile mi oturuyorum ne!" dedi alayıcı bir şekilde gülerek. "Hayır, kepçe kulaklı, çirkin bir bakir ile oturuyorsun" diye yanıtladım. "Anlamadım!" dedi. "Neresini?" dedim. "Az önce söylediğin cümleyi!" dedi. "Tamam, neresini anlamadın?" dedim. "Hepsini!" dedi. "Kepçe kulaklı çirkin ve bakir biri ile oturuyorsun dedim. Bunun neresini anlamadın ki!" diye yanıtladım gülerek. "Bak bu hiç olmamıştı" diye yanıtladı. "Ne olmamıştı" dedim. "Seninle dalga geçebileceğim her şeyi bir anda ortadan kaldırdın" dedi gülerek. "Ha... bir de çulsuzluğumu ekleyeyim madem. Tam olsun" diye yanıtladım.
"İyi de benim seni aşağılamam lazımdı. Şimdi buna imkan kalmadı. Yani en azından benim bildiğim daha aşağısı yok!" diye güldü. "Hımm... daha aşağısı var!" diye yanıtladım. "Orası nasıl bir yer peki?" diye sordu alaycı bir tavırla. "Bulunduğun yerin farkında olmaman fazlasıyla üzücü olmalı, ki bu da daha da aşağısında olduğunu gösteriyor" diye yanıtladım. "Vayyy.. bu ezdi baya." diye güldü. "Sen niye otelcilik okuyorsun ki, bence felsefe falan okumalısın" diye ekledi. "Yukarı çıkman için sana bir merdiven uzatmaya çalışıyorum ancak dünyanın en uzun merdiveni dahi kısa kalacak gibi görünüyor" diye ekledim. "Ve finale yaklaşıyoruz galiba. Seni sevdim, ismin ne?" diye sordu. "Cenk" dedim. Güldü. "Ya seninki?" diye sordum gülerek. "Anlamadım?" dedi. "Ya senin adın ne?" diye sordum tekrar. Ooo... sonu gelmez ataklara devam yani. Güzel ama bunu da sevdim" dedi gülerek. "Yasemin" dedi elini uzatarak. "Kirletmeyeyim" dedim. "Yok, yeni yıkadım" dedi. "Kendi elimi kastetmiştim" dedim. Kahkahayı patlattı. "Sen harbiden çok iyisin biliyor musun" dedi. Tam birşey söyleyecektim ki "Tamam, bu savaşı bitirelim. Baştan alalım. Saygımı kazandın gerçekten. Ben de senin saygını kazanmak istiyorum" dedi. "Bunda da samimiyim" diye ekledi siyah gözleriyle gözlerimin içine bakarak. "Peki. Ben Cenk" diye elimi uzattım. "Yasemin ben" diye yanıtladı. Gülüştük öyle. "Birer kahve içelim mi? Benden!" diye güldü. "Tamam" dedim. "Hadi gel" dedi. Cafeden çıktık. Arabasına yürüdük. Bir cafeye gideceğimizi sanmıştım ama çevre yoluna döndü. "Nereye gidiyoruz?" diye sordum. "Bana, daha rahat ederiz" diye yanıtladı gülerek. "Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete" diye güldüm. O da güldü. Yol boyunca hiç konuşmadık.
Evi lüks bir sitedeydi. içeri girdiğimizde 2+1 gayet özel ve zevkli döşenmiş bir evdi. Filmlerdeki lüks evler gibiydi. "Keyfine bak, kahve yapıp geliyorum" dedi. Etrafı incelemeye başladım. Herşey en pahalısından, en lüksündendi belli. "Kahvler hazır" diye eğildi tepsiyi uzatarak. Göğüslerini ilk defa bu kadar yakından görmüştüm. Dehşet görünüyorlardı. Bakışlarımı yakalamamış olması imkansızdı. Ki kafamı kaldırdığımda göz göze geldik. Fincanımı almıştım. "Sigara?" diye sordu. "Tütün içiyorum" diye kendi tütün tabakamı çıkardım. O da sigara paketinden bir sigara çıkarıp yaktı. Kahveleri içerken yine sohbete devam ettik. Kahveler bitince "birer tane bira içelim mi?" diye sordu. "Olur" diye yanıtladım. Belindeki sweetshirt olmadan ilk defa görmüştüm kalçalarını o an. Ve beni bakarken yakalamıştı. "Sıkılar değil mi?" diye güldü. "Evet" diyebildim. Biraları bardakta getirdi. Bu kez eliyle uzatıp yanıma oturdu. "Hoşgeldin" diye kadeh kaldırdı. Birer yudum aldık. biralardan. Sehpaya bıraktım. "Bu yılın şanslı erkeği sensin" diye mırıldanmıştı ben tekrar geriye yaslanırken ve birden dudaklarıma uzandı Yasemin. ilk defa bir kadını öpüyordum. Daha doğrusu o beni öpüyordu. "Sen gerçekten bakirsin" diye mırıldanarak kucağıma geldi dizlerinin üzerinde durarak koltukta.
Sesim soluğum kesilmişti. Gömleğimin düğmelerini açtı tek tek. Sonra da onu tamamen çıkarmamı sağlayıp bir kenara fırlattı. Ellerini göğüslerimde gezdirdi bir süre. Sonra parmakları yüzümde ve dudaklarımda gezindi. Sonra tekrar dudaklarıma yaklaşıp öpmeye başladı beni. Dudaklarımı emip ısırıyor, arada diliyle yalıyor, dilini ağzımın içine sokup çıkarıyordu. Aletim kas katı olmuştu. Kalbim deli gibi atıyordu. Başını çektiğinde gülümsedi. "Porno da mı seyretmiyorsun!" diye güldü. "Seyrediyorum" diyebildim. Ellerime uzandı. Onları tutup göğüslerine götürdü. "Keyfini çıkar... " diye mırıldandı. Ellerimle göğüslerini okşadım biraz. Tshirtünü çıkarttı önce. Dolgun göğüslerinin sütyeninin dışında kalan kısımlarına küçük öpücükler kondurdum. O arada arkadan kopçasını açıp tamamen çıkarınca göğüsleri yüzüme düştü resmen. Harikalardı. "Hadi yala uçlarını ve em" diye mırıldandı başımı göğüslerine bastırırken. Hayalimin bile ötesindeki bir şeyi yaşıyordum. Yasemin'in göğüsleri dudaklarımın arasındaydı ve onları somuruyordum. Başımı bastırıyordu küçük küçük inlerken. Geriye çekti kendini birden. Gözlerimin içine bakıp gülüyordu. Ayağa kalktı. Birasından bir yudum aldı gülerek. Sonra sehpadaki cam kabın içinden bir toka ile uzun siyah saçlarını bağlaı. Esmer teni parıl parıl parlıyordu. "Hadi gel" dedi elini uzatıp beni ayağa kaldırdı. Elimden tutup yatak odasına götürdü. Bembeyazdı yatak odası. Yatağa oturdu ve beni karşısına çekti. Gözlerimin içine bakarak pantolonumun kemerini açtı ve aletimi dışarı çıkardı. "ooo... bu iyiymiş" diye güldü. "Nasıl büyüttün bu kadar" diye mırıldandı. Başına küçük bir öpücük kondurdu önce. Sonra ağzına almaya başladı ki heyecanla patladım ağzına.
Rezil olmuştum. "Kusura bakma" diyebildim sadece aletim hala onun ağzındayken. Her damlasını emmişti gözlerimin içine bakarak. "Sorun değil" dedi aletimi ağzından çıkardığında. "Hala sıkısın" diye güldü. Beni çekip yatağa oturttu önce sonra da sırt üstü uzattı. Pantolonumu ve kilodumu ayağımdan çekip çıkardı. Sonra da taytını ve kilodunu syırdı bacaklarından aşağı ve çırıl çıplak kaldı. "Bekle böyle, ağzımı temizleyip geliyorum" dedi ve banyoya gitti. Rüyada gibiydim. Kızın yatağı bile yumuşacıktı. Üzerindeki çarşaflar satendi. Herşey bembeyazdı. Kaliteli kızdı. Gözüm yatağın yanındaki kağıtlara ilişti. yetiskinlerehikayeler blogspot nokta com diye bir siteden bazı çıktılar vardı.
Yatak odasının kapısında belirdi yine tüm güzelliğiyle. Sanki tornadan çıkmış gibiydi. Bana yaklaşıp yatağa uzandı yanıma. Yüzümü okşadı yavaşça ve dudaklarımız buluştu. Etli dudaklarını hafifçe aldım dudaklarımın arasına bu kez. Onları küçük küçük öptüm. "Sevişmek istiyorsun demek" diye mırıldandı. "
Hem zengin hem de güzel bir kızdı Yasemin. Siyah saçları, kömür karası gözleri. Çıkık elmacık kemikleri... Esmer teni, dolgun göğüsleri... Onlar hep ön plandaydı. Göğüsleri. Kış da olsa yaz da olsa hep V yaka tshirtler giyerdi. Penyeleri hep ince olurdu ve ışığı doğru ayarlarsan neredeyse tüm hatlarını görürdün. Bazen kafede otururken çaktırmadan arkasında durur, dekolteden göğüsnünün çatalından derinliğini izlerdim.
Kız resmen frikik ustasıydı. Arada gömlek giydiğinde bir düğme fazla açar sütyeninin görünmesini sağlardı. Yada pot yaptırır yine gösterirdi sütyenini. Tabi herkes onun etrafında pervane olurdu ben dahil. Ağırlıkla Tayt giyerdi. Çıkık kalçalarının üzerine bir sweetshirt yada kazak bağlardı. Uzun bacakları sütun gibiydi. At gibi kızdı resmen. Nadir de olsa etek giydiğinde zaten bütün erkekler o gün pert olurdu. Bacak bacak üstüne attığında cafenin yarısının sandalyesi ona dönerdi yavaşça. Üstelik Yasemin bütün bunların da farkındaydı. Bundan rahatsızlık duymak yerine zevk alıyor gibiydi. Takılan çok olur, asılan çok olur, flört eder ama asla çıkmazdı. Sevgilisi olmamıştı hiç ikinci sene olmasına rağmen. En azından biz görmemiştik. Arada sınıf arkadaşlarıyla yaptığımız partiler olurdu ama onlara dahi katılmazdı. Öyle herkesle de muhatap olmazdı. En azından benimle.
Bu kız çok fazlaydı ve resmen ulaşılmaz durumdaydı benim için. Basit bir hayalden ibaretti. Gerçi fiziken zayıf olmam ve çirkin olmam sebebiyle aslında bütün kızlar benim için bir hayaldi o da ayrı ya. Gerçi okul dışında sürekli çalışmak zorunda olduğum için de zaten vaktim de yoktu. Yaşadığım tek cinsellik ise cep telefonuma indirdiğim porno filmler ve mastürbasyondan ibaretti.
Derse geç kalınca hoca beni almamıştı. Ben de okulun küçük kafeteryasına inmiştim. Bir çay alıp oturdum. O sırada Yasemin girdi içeri. Dolgun dudaklarına kırmızı bir makyaj yapmıştı. Yine göğüs dekolteli tshirt ve siyah bir tayt... Arap tayı gibi girmişti içeriye. Bana bakmadı bile. Yanımdan geçip kafeteryanın tezgahına gitti. Çay istedi. Ben de bakmadım arkasından. Önüme dönüp telefonumu karıştırmaya devam ettim. Kokusu hala burnumdaydı. Parfümü bile fazlasıyla baştan çıkarıcıydı. "Kimse yokmuş bu gün" diye seslendi karşımdaki sandalyeye otururken. "Her zamanki yalnızlığın ve sen dışında tabi" diye güldü. Tek cümlede ezmişti beni ve gerçeği de ortaya şak diye bırakmıştı masada. Gülümsedim. "Evet, ve yalnızlığım ile beni başbaşa bırakırsan sevinirim. Senin için yeterince kalabalık olamayacağımız kesin" diye yanıtladım. Güldü. "Hazırcevapsın" dedi. "Bunu önceden mi planladın yoksa şu anda mı aklına geldi" diye güldü. "Hımm.. en azından beni yalnızlığım var. Ama eğer ben olmasaydım, senin yalnızlığın da yok, çok sıkılırdın değil mi!" diye yanıtladım. "ooo.. hem hazır cevap, hem dilbaz, hem de cüretkarsın" diye güldü. "Baksana, ne kadar cüretkar olabilirsin bana karşı?" diye sordu hız kesmeden. Gülümsedim. "Ne kadar olmamı bekliyorsun?" diye sordum. "Eğer orospu, şıllık, yelloz... gibi basit kelimelerde isen orayı çoktan geçtim" diye yanıtladı. "Daha yukarıda birşeyler olmalı" dedi. Güldüm. "Yok, orospulara sordum, seni meslektaş olarak dahi kabul etmiyorlarmış" dedim. Kahkahayı bastı. "Bak bu iyiydi... sıkı çocuksun" diye güldü. "Kalçaların kadar olmasa da" diye ekledim. "ooo... bu da güzel geldi... taşı gediğine koydun.. iltifat için de teşekkür ederim" diye yanıtladı. "Yoksa bir dahi ile mi oturuyorum ne!" dedi alayıcı bir şekilde gülerek. "Hayır, kepçe kulaklı, çirkin bir bakir ile oturuyorsun" diye yanıtladım. "Anlamadım!" dedi. "Neresini?" dedim. "Az önce söylediğin cümleyi!" dedi. "Tamam, neresini anlamadın?" dedim. "Hepsini!" dedi. "Kepçe kulaklı çirkin ve bakir biri ile oturuyorsun dedim. Bunun neresini anlamadın ki!" diye yanıtladım gülerek. "Bak bu hiç olmamıştı" diye yanıtladı. "Ne olmamıştı" dedim. "Seninle dalga geçebileceğim her şeyi bir anda ortadan kaldırdın" dedi gülerek. "Ha... bir de çulsuzluğumu ekleyeyim madem. Tam olsun" diye yanıtladım.
"İyi de benim seni aşağılamam lazımdı. Şimdi buna imkan kalmadı. Yani en azından benim bildiğim daha aşağısı yok!" diye güldü. "Hımm... daha aşağısı var!" diye yanıtladım. "Orası nasıl bir yer peki?" diye sordu alaycı bir tavırla. "Bulunduğun yerin farkında olmaman fazlasıyla üzücü olmalı, ki bu da daha da aşağısında olduğunu gösteriyor" diye yanıtladım. "Vayyy.. bu ezdi baya." diye güldü. "Sen niye otelcilik okuyorsun ki, bence felsefe falan okumalısın" diye ekledi. "Yukarı çıkman için sana bir merdiven uzatmaya çalışıyorum ancak dünyanın en uzun merdiveni dahi kısa kalacak gibi görünüyor" diye ekledim. "Ve finale yaklaşıyoruz galiba. Seni sevdim, ismin ne?" diye sordu. "Cenk" dedim. Güldü. "Ya seninki?" diye sordum gülerek. "Anlamadım?" dedi. "Ya senin adın ne?" diye sordum tekrar. Ooo... sonu gelmez ataklara devam yani. Güzel ama bunu da sevdim" dedi gülerek. "Yasemin" dedi elini uzatarak. "Kirletmeyeyim" dedim. "Yok, yeni yıkadım" dedi. "Kendi elimi kastetmiştim" dedim. Kahkahayı patlattı. "Sen harbiden çok iyisin biliyor musun" dedi. Tam birşey söyleyecektim ki "Tamam, bu savaşı bitirelim. Baştan alalım. Saygımı kazandın gerçekten. Ben de senin saygını kazanmak istiyorum" dedi. "Bunda da samimiyim" diye ekledi siyah gözleriyle gözlerimin içine bakarak. "Peki. Ben Cenk" diye elimi uzattım. "Yasemin ben" diye yanıtladı. Gülüştük öyle. "Birer kahve içelim mi? Benden!" diye güldü. "Tamam" dedim. "Hadi gel" dedi. Cafeden çıktık. Arabasına yürüdük. Bir cafeye gideceğimizi sanmıştım ama çevre yoluna döndü. "Nereye gidiyoruz?" diye sordum. "Bana, daha rahat ederiz" diye yanıtladı gülerek. "Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete" diye güldüm. O da güldü. Yol boyunca hiç konuşmadık.
Evi lüks bir sitedeydi. içeri girdiğimizde 2+1 gayet özel ve zevkli döşenmiş bir evdi. Filmlerdeki lüks evler gibiydi. "Keyfine bak, kahve yapıp geliyorum" dedi. Etrafı incelemeye başladım. Herşey en pahalısından, en lüksündendi belli. "Kahvler hazır" diye eğildi tepsiyi uzatarak. Göğüslerini ilk defa bu kadar yakından görmüştüm. Dehşet görünüyorlardı. Bakışlarımı yakalamamış olması imkansızdı. Ki kafamı kaldırdığımda göz göze geldik. Fincanımı almıştım. "Sigara?" diye sordu. "Tütün içiyorum" diye kendi tütün tabakamı çıkardım. O da sigara paketinden bir sigara çıkarıp yaktı. Kahveleri içerken yine sohbete devam ettik. Kahveler bitince "birer tane bira içelim mi?" diye sordu. "Olur" diye yanıtladım. Belindeki sweetshirt olmadan ilk defa görmüştüm kalçalarını o an. Ve beni bakarken yakalamıştı. "Sıkılar değil mi?" diye güldü. "Evet" diyebildim. Biraları bardakta getirdi. Bu kez eliyle uzatıp yanıma oturdu. "Hoşgeldin" diye kadeh kaldırdı. Birer yudum aldık. biralardan. Sehpaya bıraktım. "Bu yılın şanslı erkeği sensin" diye mırıldanmıştı ben tekrar geriye yaslanırken ve birden dudaklarıma uzandı Yasemin. ilk defa bir kadını öpüyordum. Daha doğrusu o beni öpüyordu. "Sen gerçekten bakirsin" diye mırıldanarak kucağıma geldi dizlerinin üzerinde durarak koltukta.
Sesim soluğum kesilmişti. Gömleğimin düğmelerini açtı tek tek. Sonra da onu tamamen çıkarmamı sağlayıp bir kenara fırlattı. Ellerini göğüslerimde gezdirdi bir süre. Sonra parmakları yüzümde ve dudaklarımda gezindi. Sonra tekrar dudaklarıma yaklaşıp öpmeye başladı beni. Dudaklarımı emip ısırıyor, arada diliyle yalıyor, dilini ağzımın içine sokup çıkarıyordu. Aletim kas katı olmuştu. Kalbim deli gibi atıyordu. Başını çektiğinde gülümsedi. "Porno da mı seyretmiyorsun!" diye güldü. "Seyrediyorum" diyebildim. Ellerime uzandı. Onları tutup göğüslerine götürdü. "Keyfini çıkar... " diye mırıldandı. Ellerimle göğüslerini okşadım biraz. Tshirtünü çıkarttı önce. Dolgun göğüslerinin sütyeninin dışında kalan kısımlarına küçük öpücükler kondurdum. O arada arkadan kopçasını açıp tamamen çıkarınca göğüsleri yüzüme düştü resmen. Harikalardı. "Hadi yala uçlarını ve em" diye mırıldandı başımı göğüslerine bastırırken. Hayalimin bile ötesindeki bir şeyi yaşıyordum. Yasemin'in göğüsleri dudaklarımın arasındaydı ve onları somuruyordum. Başımı bastırıyordu küçük küçük inlerken. Geriye çekti kendini birden. Gözlerimin içine bakıp gülüyordu. Ayağa kalktı. Birasından bir yudum aldı gülerek. Sonra sehpadaki cam kabın içinden bir toka ile uzun siyah saçlarını bağlaı. Esmer teni parıl parıl parlıyordu. "Hadi gel" dedi elini uzatıp beni ayağa kaldırdı. Elimden tutup yatak odasına götürdü. Bembeyazdı yatak odası. Yatağa oturdu ve beni karşısına çekti. Gözlerimin içine bakarak pantolonumun kemerini açtı ve aletimi dışarı çıkardı. "ooo... bu iyiymiş" diye güldü. "Nasıl büyüttün bu kadar" diye mırıldandı. Başına küçük bir öpücük kondurdu önce. Sonra ağzına almaya başladı ki heyecanla patladım ağzına.
Rezil olmuştum. "Kusura bakma" diyebildim sadece aletim hala onun ağzındayken. Her damlasını emmişti gözlerimin içine bakarak. "Sorun değil" dedi aletimi ağzından çıkardığında. "Hala sıkısın" diye güldü. Beni çekip yatağa oturttu önce sonra da sırt üstü uzattı. Pantolonumu ve kilodumu ayağımdan çekip çıkardı. Sonra da taytını ve kilodunu syırdı bacaklarından aşağı ve çırıl çıplak kaldı. "Bekle böyle, ağzımı temizleyip geliyorum" dedi ve banyoya gitti. Rüyada gibiydim. Kızın yatağı bile yumuşacıktı. Üzerindeki çarşaflar satendi. Herşey bembeyazdı. Kaliteli kızdı. Gözüm yatağın yanındaki kağıtlara ilişti. yetiskinlerehikayeler blogspot nokta com diye bir siteden bazı çıktılar vardı.
Yatak odasının kapısında belirdi yine tüm güzelliğiyle. Sanki tornadan çıkmış gibiydi. Bana yaklaşıp yatağa uzandı yanıma. Yüzümü okşadı yavaşça ve dudaklarımız buluştu. Etli dudaklarını hafifçe aldım dudaklarımın arasına bu kez. Onları küçük küçük öptüm. "Sevişmek istiyorsun demek" diye mırıldandı. "
Yorumlar
Yorum Gönder