ESKİ DEFTERLER - BÖLÜM 18 - ECE VE ANKETÖR

ESKİ DEFTERLER - BÖLÜM 18 - ECE VE ANKETÖR


"Gecenin yorgunluğunu atmak için keyifle küveti doldurmuştum. Fransadan aldığım özel küvet losyonumu ve köpüğünü küvete döküp güzelce köpürtmüştüm. Dolapda geceden kalan yarım şişe beyaz şaraptan da bir bardak alıp banyoya geçiyordum ki Hülya aradı. "Kocan dün gece hızını alamadı anlaşılan" deyince "O nerden çıktı?" diye sordum. "Valla hani benim Ayşe diye bir arkadaşım vardı ya daha önce birkaç kez gelmişti şirkete benim yanıma diye" başlayıp "telefonu kodlayıp karşı taraf açmadan dinleme fonksiyonu var ya, ben de onu yaptım o kadar uzun süre ofisten çıkmayınca... Seninki kızı çoktaaan altına almış" diye güldü. "Senden önce kocan becerdi yani Ayşe'yi üzgünüm canım" diye kikirdedi. "Olsun, işimiz kolaylaştı" diye yanıtlamıştım ama Hülya'nın söyledikleri içimi kıpraştırmıştı. "Neyse, sen mukayet ol da rezalet bari çıkmasın, ben bir küvet sefası yapayım, Ayşe organizasyonunu da bir ara yaparız artık ama Hakansız" diye kikirdeyerek telefonu kapattım.

Aklıma Hakan'ın o kısa boylu ama seksi kızı ofiste nerde nasıl becerdiği geliyordu. Bornozumu çıkarıp küvete girdim. Ilık su iyi gelmişti. Köpüklerle vücudumu okşarken elim kadınlığıma kaydı. Kocamı Ayşe'nin üzerinde düşünmek, yanımda Hülya'yı ve Ayşe'yi düşünmek iyice hoş etmişti beni. Kapı çaldı. Birini beklemiyordum. Keyfimi bozamazdım ama ısrarla birkaç kez daha çalınca küvetten çıkıp bornozumu üzerime geçirdim ve kapıya gittim. Delikten baktığımda kurye kılıklı birini gördüm genç yaşlarda. Kapıyı açınca "Rahatsız ettim, üniversite öğrencisiyim, anket yapıyorum..." diye birşeyler gevelemeye başladı. Gözlerime hiç bakmamıştı. Bornozun aralığından görünen göğüslerime dikmişti direk gözlerini. Nereye baktığını gördüğümü fark edince yüzünde muzip bir gülüş belirdi. "Banyonuzu böldüm, kusura bakmayın" diye başını kaldırıp gözlerime baktı. Fırlamanın önde gideni olduğu belliydi ve fırsatı da görmüştü. "Tamam. yapalım" diye yanıtladım. "5 soru var. İçeride mi cevaplarsınız, burada mı?" diye sordu. Hoşuma gitmişti bu tavrı. "içeri gel" diye güldüm. Salona doğru yürümeye başladım. O da kapıyı kapatıp beni takip etti ayakkabılarını çıkararak. "İsmin ne?" diye sordum. "Hakan" diye yanıtladı. "Kocamın da adı Hakan" diye güldüm. "Evde yok sanırım" diye sordu. "Evet.. ofiste, işi uzun" diye yanıtladım gülerek. Bacak bacak üzerine atınca neredeyse kasıklarıma kadar açıkta kalmıştı. Üst kısımda verdiğim fririk de 19 yaşındaki bir genci fazlasıyla uçuracak kadar etkileyiciydi eminim. Keza Hakan gözlerini bacaklarımdan yukarıya doğru resmen beni becere becere kaydırmıştı.

"İstersen ankete yoğunlaşalım" diye gülünce "Kusura bakmayın, çok güzelsiniz, yanlış anlamayın, her gün böyle şeylerle karşılaşmıyorum" diye güldü. "19 yaşında üniversite öğrencisisin, benden daha genç ve güzel bir sürü kız var etrafında" diye yanıtladım. "Ama yine de teşekkür ederim" diye gülümsedim. "Evet, ama ben yaşıtlarımdan biraz daha büyük kadınları daha alımlı buluyorum" diye ekledi Hakan. "Ve beni gözüne kestirdin anlaşılan" diye kahkahayı bastım. "en azından bu gece rüyamda sizin olacağınız kesin" diye güldü. "Açık sözlü ve cüretkarsın" diye güldüm. Hoşuma gitmişti. "Yani... Gerçekler tüm çıplaklığı ile ortada iken yalan söyleyemem ki" diye ekledi gözleriyle göğüslerimi süzerken. "Üstelik siz de bu gerçekleri gizlemek için bir çaba sarf etmiyorsunuz..." diye ekleyince güldüm ama elim kontrolsüz bir şekilde bornozuma çeki düzen verdi. Hakan'ın yüzü biraz asıldı. "Hadi anketi yapalım o zaman" diye girdim söze. "Tamam... Soru 1..." diye başladı. Soruyu hiç duymadım bile. 19 yaşında, buğday tenli, kısa kesilmiş koyu kahve saçları, ince bedeni ve kot pantolonunun önündeki kabarıklığı ile çocuğu süzmüştüm. "Cevabınız" diye sorunca göz göze geldik. "Hiç senden yaşça büyük bir kadınla beraber oldun mu peki?" diye sordum. Hakan gülümmsedi. "Şeyy... Sanırım risk yoksa eğlence yok... Bunu biliyorum messela. Ve eğer bu bir soru ise cevabım Hayır, ama bir teklif ise cevabım Evet" diye yanıtladı gülerek. Kahkahayı basmıştım bu cevaba. Hiç beklemiyordum bunu çünkü. O da gülmeye başlamıştı. "Bence anketörlüğü bırakıp, siyaset yada politika ile uğraşmalısın" diye güldüm. "Otelcilik okuyorum" diye yanıtladı. "Hazırcevaplık ve çapkınlık burdan yani" diye güldüm. "Yani... sıradanın altında bir yüz ve bedeni olunca insanın, ihtiyaçlarını gidermek için başka yetenekler geliştirmek zorunda kalıyor" diye yanıtladı gülümseyerek. Çocuk resmen istediği şekilde yönetiyordu konuşmayı ve konuyu istediği yere getiriyordu. Ne istediğini söylüyor, ama onu kelimelerle ifade etmiyordu. Güldüm. "Şarap içer misin?" diye sordum. "Uzun uzun zaman geçireceğiz galiba. Tabi ki!" diye yanıtladı. Mutfağa gidip ona bir kadeh şarap doldurdum, kendi kadehimi de banyodan alıp salona döndüm ve Hakan'ın yanına oturdum. Şarap kadehini ona uzatıp verdim. "tanıştığımıza memnun oldum" diye kadehimi kaldırdım. "Ben de... Ama isminiz!" diye güldü. "Ece" diye yanıtladım. "Tanıştığımıza memnun oldum Ece" diye kadehini kaldırdı gözlerimin içine bakarak ve birer yudum aldık. Bakışlarını dudaklarımdan boynuma oradan yine bornozumun açıklığından görünen tenime ve diz kapağının altından açıkta olan bacaklarıma götürdü.

Rahat etmek için sağ elimi koltuğun arkasına ve ona doğru uzatınca elimi havada yakaladı ve küçük bir buse kondurdu. "Bu ne içinde?" diye sordum gülerek. "Bir yerlerden başlamak lazım" diye güldü. Kahkahayı basmıştım yine. "Ve en yakınımda eliniz vardı" diye ekledi. Bornozumun önünü umursamadan sol bacağımı yukarıya doğru kaldırıp Hakan'ın yüzüne yaklaştırdım. Uzanıp ayağımın üzerine bir öpücük daha kondurdu bana doğru hafif kaykılarak. Şarabından bir yudum daha alıp orta sehpaya bıraktı kadehini ve "Belki de rüyayı gündüze almak iyi olur" diye mırıldanıp başını bana uzattı ve direk dudaklarıma yumuldu. İyi öpüyordu. Alt dudağımı somurup ısırık attı. Neden bilmiyorum o an tepki vermemiştim. Ben tepkisiz kalınca geri çekti başını. "Acele mi ettim!" diye sordu çekinerek. "Yoo... geç bile kaldın" diye gülüp uzandım ve öpüşmeye başladık. "Rüyamsınn" diye mırıldandı öpüşürken. Elini bacaklarımda gezdirip bornozun içine soktu. Önündeki kuşağı açtı ve bornozun önünü açıp öylece baktı birkaç saniye bana. "Bir gün bunun olacağını biliyordum" diye uzanıp göğüslerimi öpmeye ve yalamaya başladı. Genç yaşına rağmen iyiydi. Saçlarını okşayıp iyice göğüslerime bastırınca başımı eli bacaklarımdan kasıklarıma ulaşmıştı Hakan'ın.

Onu geri ittirdim. Üzerindeki kazağı ve atleti çıkartıp attım üzerinden. Ayağa kalkıp bornozumu yere düşürdüm. Hakan bir yandan gözleri fal taşı gibi açık beni izliyor, bir yandan da pantolonunun kemerini ve düğmelerini çözüyordu. Bunu ne kadar hızlı yapmıştı anlamamıştım ama bir anda iri aleti ile çırıl çıplak kalmıştı koltukta. "ooo... sağlamsın" diye güldüm. "Kızlar buna bayılıyordur" diye ekledim. "Cesaret edemiyorlar ki" diye güldü. Şarap kadehimi aldım. "Hadi şarabını al banyoya gidelim" diyerek kırıta kırıta banyoya doğru yürüdüm. Geçerken mutfağa uğrayıp dolaptan yeni bir şişe daha çıkardım. Arkamdan geldi ve aletini kalçalarımın arasına yaslayıp "bırak, ben açayım" diye şişeyi aldı elimden. Kasıklarını kalçalarıma birleştirmiş hiç ayırmadan çekmeceden tirbüşonu aldı. Taş gibiydi aleti. Hızzlıca açtı şarap şişesini ve belimden kavrayıp arkamdan ayrılmadan banyoya kadar aleti kalçalarımın arasında gittik. Küveti görünce "sanırım evren seni bana hazırlamış" diye güldü. "Tek eksik kaldı" diye gülmeye devam etti. "Neymiş o?" diye sordum. "İkinci bir kadın daha" diye yanıtladı. "Belki de limitleri zorlamamak lazım" diye güldü ve dudaklarıma yapıştı. Küvetin içine girdik. Onu tamamen suyun içine yatırdım. Başını batırıp çıkarınca direk kadınlığımın hizasında buldu kendini. Ve hiç zaman kaybetmeden diliyle daldı kadınlığıma. "oohhhh... tertemizz... sıcacık... yalamayı seviyorum...." diye mırıldanıp şapur şupur yalamaya başladı. Dilini içime sokup çıkarıyor, kadınlığımın dudaklarını ısırıp somuruyor, işaret parmağını arada bir iki boğum kadınlığıma sokup kilitorisimi baş parmağıyla okşuyordu. "Sen bunları nerden öğrendinnnn" diye mırıldandım saçlarını okşarken. Cevaplamadan yalmaya, somurmaya devam etti. Sonra ellerini kalçalarıma götürüp onları sıkıp bırakmaya, belimi ileri geri hareket ettirip dışarı çıkardığı dilini kadınlığıma sokup çıkarmaya başladı. Bu çocuk çok iyiydi... Arkamı dönüp hafifçe öne eğildim ve dizlerimi kırdım. "Amımı boş bırakma genç sikici" diye seslenince "Hayalimin de ötesindesin Ece" diye mırıldanıp yamuldu yine kadınlığıma. Aleti suyun içinde dimdik duruyordu 19luk sikicimin. Amım iyice kızmaya başlamıştı. "Hadi şu yarrağını olgun amcıkla tanıştıralım" diye mırıldanıp sudaki aletini sapından kavrayıp üzerine oturmaya başladım. "oohhhh... yarrak dediğin böyle olur... amı götüü doldurur" diye seslenince "ohhhh... acıdı lafını duymadan ilk defa am sikiyorum..." inledi Hakan. "Yaşıtların yiyemiyor mu bu yarrağı" diye mırıldandım köküne kadar alınca Hakan'ın yarrağını. "yokk... ağızlarına sığmıyor orospuların, amlarına nasıl sığsın" diye güldü. "Ceza mı ödül mü bu yarak bana bilemedim" diye alttan vurmaya başladı. "Sana bilmem ama bana ödüll" diye inledim. Oturup kalktıkça Hakan hırlıyordu. Geriye yaslanmamla ayaklarımın kayıp kucağında kalmam bir oldu. Aşağıdan takır takır çalışyordu Hakan. Elleri pençe gibi göğüslerimi yoğururken başımı iyice geriye ittim ve öpüşmeye başladık. Oğlanın alet sağlamdı. Kocam Hakan'ınkine yakındı aleti neredeyse... Ve belki daha kalın. Nasıl olduğunu anlamadım ve birden kendimi küvette domalmış buldum. İçimden dahi çıkmamıştı. Şak şak vuruyordu arkadan. Makineli tüfek gibi çalışıyordu resmen. "Yavaş... keyfini çıkar" diye mırıldandım. "Kocan gelirse işten" diye mırıldandı. "Sektereninin arkadaşını sikiyor orospu çocuğu, daha gelmezz.." diye yanıtlayınca güldü. "Bana kısmetmişsin bu gün yani..." diye mırıldanıp iyice kökledi ve kasıklarımdan tutup kendine çekti. Sırtıma uzanıp yaladı hafifçe. Aklıma iki kadın fantasizi gelmişti. Hülya'yı arayıp çağırsam... bu 19luk delikanlı ikimizi de evire çevire sikse diye düşünmüştüm ama şimdilik bu cevheri kendime saklamaya karar verdim.

Yavaşça önünden sıyrılıp yüzümü döndüm. Direk göğüsslerime daldı emmeye, somurmaya başladı elleri de kalçalarımı bulmuştu. Kara kuruydu ama hem iyi sikiyor, hem iyi yalıyor, hem de iyi okşuyordu. Küvetin kenaarına oturttum. Ben de küvetin içine oturup aletini sapından kavradım. İki elimle üst üste kavradığım halde başı yine dışarda kalmıştı. "Sen bunu nerde büyüttün bu yaşta böyle" diye güldüm. "el emeği..." diye yanıtladı... "ellerine sağlık sikicim" diyerek yumuldum aletine. Çocuğun kalp atışlarını resmen aletinde hissediyordum yalarken. Başını somuruyor, yalıyor, ağzıma sokup çıkarıyordum. "ohh... Ece... yala... olgun Ece'm... Yala yarrağımı... taşaklarımı okşa, onları ihmal etme" diye mırıldanıp saçlarımı okşuyordu. "Bu saksafonun videosu olsa..... her seyrettiğimde otuzbir çekerim" diye mırıldanınca aletini ağzımdan çıkardım. "Bekle" diye hızlıca çıktım küvetten ve gidip telefonumu aldım. "Al çek ağzımı nasıl siktiğini" diye telefonu ona uzattım. "Bana gönderecek misin?" diye sordu.. "Ya internete koyarsan" diye güldüm. "İstersen canlı bile yayınlarım" diye yanıtlayınca "Tamam.. canlı yayınla o zaman" diye yanıtladım. "oof.... Ece... manyaksın sen... olgun, ateşli ve korkusuz..." diye alıp telefonuma hızlıca bir uygulama kurdu. "Ama yüzüm görünmesin" diye seslendim. "Tamam... o zaman" diye düşünüp bu kez o çıktı küvetten ve elinde atleti ve bir bıçak ile geri döndü. İrkilince "korkma ya.. maske ayarlayacağım sana" diye güldü. Sonra atleti başıma geçirdi. Dudaklarım ve burnum dışarıda kalacak şekilde bağladı ve gözlerime denk gelecek yeri de parmaklarıyla sündürüp çıkardı. Sonra bıçakla oralara delik açtı ve tekrar başıma geçirdi. Saçlarım da dışarıda kalmıştı. Nasıl göründüğümü merak etmiştim. Çıkıp aynaya baktım. Yüzüm hiç belli olmuyordu. Kim olduğum yani. Ama saçlarım, dudaklarım ve gözlerim açıktaydı. "Sen bunu daha önce yaptın anlaşılan" diye güldüm. "Yani çok istedim ama kızlar hiç kabul etmedi." diye güldü. Küvetten çıkıp arkama geçti ve aletini kalçalarımın arasına koydu. "Aynadan başlayayım" diye güldü. "Senin yüzün görünecek" dedim. "Beni bozmazz" diye güldü. Uygulamayı açınca artık resmen canlı yayın başlamıştı. "Evett.... siz elinizzi sikin, ben de olgun Hale'yi" diye mırıldandı. "Bak şu köşede kaç kişinin seyrettiği yazıyor" diye gösterdiğinde bir anda 100 oldu sayı. Ekranda mesajlar uçuyordu. "off... olgun Hale... göğüsler süper"... "o kaltağı evire çevire becer, efsanessin" diye mesajlar da akıyordu. "Yeni tanıştık... edepssizlikk yapmayın" diye kızdı yazılan bazı messajlara. "Dur yorum yazmayı kapatayım" dedi ve yorumları kapattı. Artık mesajlar akmaz olmuştu. "Sesim duyulur mu benim de!" diye sorunca "Duyulur tabi" diye güldüm. "Gençlerr... Efsaneniz şimdi yarrağını ağzıma sokacak..." diye kikirdedim. Aşağıdaki izleyici sayıssı hızla artıyordu. "Ya mesajları açsana.. öyle daha zevkli" deyince "Sen bilirsin, çok küfür ediyorlar" diye yanıtladı Hakan. "Etsinler... zaten sikmeyecek missin beni" diye gülüp dudaklarına yapıştım. "Tamam... ama en azından sadece benim kankalar yazsın" diye yanıtlayıp açtı. "Kanka... nerden düşürdün..., of kanka... sonunda buldun olgununu... ne göğüs var... yala yala bitmezz" diye akmaya başladı yine mesajlar. Hoşuma gitmişti. "Ohh.. kankanız önce ağzımı sikecek... hazır mısınız..." diye kikirdedim. mesajlar iyice hızlı akmaya başlamıştı. Hakan'ın önünden çekilip önüne doğru eğilirken o da kamera ile beni takip etti. "Bu yarrağı yok edeyim mi!" diye seslenip yutmaya başladım... Hakan'ın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. "hokus pokus yaptı yarrağıma..." diye güldü Hakan. Ağzımdan çıkardım tamamını. "Arada bana da oku ne yazdııklarını" diye mırıldanıp tekrar aldım boğazzıma kadar Hakan'ın aletini. "Off... yutttu..., Hakan, senin sik kayboldu lan..., karıda ne boğaz varmış... iki mislini ağzına alır daha... bunun götü de açıktır Hakan" diye okuyordu mesajları... Ağzımdan çıkardım ve yalamaya başladım. Hakan zevkten dört köşe "olgun Hale yarrağımı yalıyor... müthiş... dil darbelerri çok iyi... otuzbirciler... iyisiniz yine" diye gülüyordu. Aletini yalamayı bırakıp ayağa kalktım. Telefonu elinden aldım. "Hadi genç sikicim. sen de benim amımı yala" diyerek banyo tezgahının üzerine oturdum. Hakan hiç ikiletmeden bacaklarımın arasında yerini aldı. Kamera ile onu takip ettim. Diliyle hızlıca dalmıştı amıma... "ohh.. yala... genç sikicim yala olgununu... amım kurban olsun senin genç yarrağına, diline..." diye mırıldanınca ekrana yüzlerce mesaj düşüyordu. "Bize de yalat Hale abla..., biz de gelelim yalayalım" diye "Hakan isterse hepinizze yalatırım" diye kikirdedim. "Sulanmayın olgunuma" diye kükredi Hakan... "Meraak etme genç sikicim, amımın sahibi sensin... sen istemezsen kimse yalayamazz" diye kikirdedim. "Yeter...yalamayı öğrendiniz mi gençler... olur da gelirseniz, böyle yalayacaksınız işte amımı" diye mırıldandım. "Artık yarrağı yeme vakti" diye inleyince Hakan ayağa kalktı. "Yarrağımızzı güzelce sıvazlayalım" diye elimi uzatıp sıvazladım. "Sonra amımıza başını dayayalım" diye kendime doğru çektim. "ittir bakalım Hakan'ım" diyince Hakan ittirmeye başladı.. "ohhh... ne güzel sikiyorsun.... koca yarağın amımda kayboldu bak" diye inledim. Arada bir yazı çıktı... "Biz ağzımıza alamadık, karı amında yok etti" diye... "Gel güzelim, sana da öğreteyim nasıl ağzına alırsın, nasıl amına alırsın koca yarrağı..." diye güldüm. Birkaç saniye sonra Hakan'ın telefonu çalmaya başladı. Hiç umursamadı Hakan. "Sonunda yarrağını hak eden bir am buldun" diye yazı geçti bir tane daha... Peluş diye biri yazmıştı. Anlaşılan bu oğlan sağlam çapkındı ve dediği gibi gençlere büyük geliyordu. "ohh.. hadi sik amımı hakan..." diye inledim ve telefonu Hakan'a verdim. Hakan yandan bacağımı biraz yukarıya kaydırıp bir yandan sikip bir yandan izlettiriyordu. Boşta kalan eli ise göğüslerimi yoğuruyorrdu ki telefonu bu kez yoğurduğu göğüslerime uzatıp kendi de eğildi ve emip ıssırmaya başladı. Başını bastırdım. Bir ayağımla da belini kendime çekip "Daha derine ssok.. daha derineeee" diye inlemeye başlamıştım. "Olgunum... amına mı patlayayım, dışına mı ..." diye hırladı Hakan... "göbeğime patla genç sikicim... göbeğime patla... döllerin güzzelliğimin kaynağı olsun" diye yanıtlayınca Hakan hızlandı hızlandı ve birden aletini çıkarıp sıvalayıp göbeğime boşalmaya başladı. Yüzüme kadar fışkırtmıştı döllerini resmen. Göğüslerim, göbeğim.... her yerim döl olmuştu. İkimiz birden dört el onun spermlerini vücudumuza yayıyorduk bir yandan... Son damlaya kadar boşalmıştı. Hemen yere indim ve aletini somurmaya başladım. "offf..... olgun Hale... iliğimi kemiğimi somuruyor..." diye tir tir titredi Hakan... Aleti hala taş gibiydi. Somurunca ağzıma gelen spermlerini yutmadım. "Bakın... genç sikicimin dölleri ağzımın tadı oldu" diye seslenince Hakan kamerayı yaklaştırdı yüzüme ve dilimi çıkarıp spermleri gösterdim ve sonra yuttum... "oohh... kızlar... amınızı elletmeziniz, göğsünüzü öptürmezsiniz... olgun oldumu yutuyor bile..." diye güldü Hakan. "Az temizlenelim, müsadenizle" diye seslenip kapattı yayını.

"off... Ece... sen ne manyak çıktın" diye güldü keyifle. Aleti hala taş gibiydi. "Arada yazan kızlar vardı" diye güldüm. "Sevgililerin mi?" diye sorunca "yani.. takıldığım kızlar... yiyemeyince sadece izliyorlar... arada otuzbir çekerken yayın açıyorum. hoşlarına gidiyor. onlar da kendilerini parmakklıyorlar" diye güldü. Boyutuna ve yeni boşalmış olmasına rağmen Hakan'ın aleti dimdik karşıya bakıyordu. "Bu inmiyor mu?" diye güldüm. "Yok... ben isteyince" diye güldü. "Bekle" dedi... Gözlerini kapattı ve birkaç saniye sonra aleti küçücük kalmıştı. Kahkahayı bastım. "Nasıl yani!" diye sorunca. "Bak şimdi" dedi ve gözlerini yine kapattı. Birkaç saniye içinde aleti yine taş gibi olmuştu. "Sen bunu.. nerden öğrendin" diye sordum. "Hintli bir kadından" diye yanıtladı. "Onu nerden buldun" diye sordum. "İnternetten" diye güldü. Küvetin içine girip güzelce yıkandım. Tıpayı çekip duşu açtım ve ılık suyun içine girdik Hakan ile. Aleti hala taş gibiydi. Her yerime değiyordu. Biraz oynaştıktan sonra çıktık ve kurulandık. Şarap kadehlerimize birer kadeh daha doldurduk. Salona geçtik. Hakan koltuğa oturunca ben de hemen kucağına oturacaktım ki aletini usulca kadınlığımın başına değdirip "Böyle oturalım mı?" diye güldü. "Seve seve" diye yavaşça oturup içime aldım. Çocuk resmen çelik boru gibi duruyordu içimde. Şarap içip sohbet etmeye başladık. "İnternette canlı sikilmek keyifliymiş" diye güldüm. "Çılgınsın Ece" diye dudaklarımdan öptü. "Sen de azgınsın" diye güldüm. "Sabaha kadar sikerim seni istersen... " diye güldü. "Durduğun kabahat... ama 1 saatin daha var..." diye yanıtladım gülerek. "Peki sonra? Yani başına bela olmam" diye sordu çekinerek. "Merak etme... daha çoook sevişeceğiz senle genç sikicim... Ve birsürü sürprizim olacak sana..." diye güldüm. "off... delisin sen" diye yapıştı dudaklarıma. Şarap kadehlerimizzi kenara koyduk ve sevişmeye başladık. "İnterneti açalım mı yine?" diye sordu. "Bu günlük yeter... ama söz, bir dahakine baştan sona canlı yayın" diye güldüm ve yapıştım dudaklarına.

Hakan aşağıdan belini ufak ufak hareket ettirmeye başlamıştı bile. Sonra beni kendine çevirdi ve yüzüm ona dönük ata biner gibi oturdum tekrar kucağına. Göğüslerime yumuldu. "Şimdi seni öyle bir sikeceğim ki..." diye mırıldanıp tekrar saldırdı göğüslerime. "ohh.. sik bakalım genç sikicim.. olgun Ece'yi evire çevire sik" diye mırıldandım. Beni koltuğun kenarına devirdi aniden. Yan yatırıp bir bacağımı yukarı kaldırdı ve yarrağını tek seferde amıma yerleştirip vurmaya başladı. Makineli tüfek gibi çalışıyordu. Arada göğüslerimi okşuyor, uçlarını sıkıyordu. Beli hiç durmuyordu. Zaten göbeğinde bir gram yağ yoktu. Damarları şişiyordu resmen göbeğinde. "Sik sik ssik... amımı sik Hakan..." diye inleye inleye sikiyordu beni. "Sevdin mi koca yarrağımı olgun Ece... kocanın yaşlı yarrağından daha iyi değil mi!" diye hırlamaya başladı. "ohhh.. evet... kocamdan daha iyi sikiyorun... onun yaşlı yarrağı ancak 10 dakika dayanıyor" diye inledim. "Bayıltana kadar sikeceğim seni" diye hırladı. "ohh... sert sik beni Hakan..." diye inledim. Hakan pençeleriyle göğüslerimi avuçladı. "Bekle" dedi.. Aletini köküne kadar yerleştirdi. Sonra biraz daha ittirince içimde bir yere değimişti ki yerimden zıpladım. "off... bu neydi" diye kikirdedim. Sonra bir daha aynısını yapınca refleks olarak geri çaktım. Bütün bedenim karıncalanmıştı. "Gel buraya.... " diye tekrar çekti kendine ve bu sefer aletini tamamen yerleştirdi içime.  "off... manyaksın sen.." diye mırıldandım. Tekrar kökleyince yine aynı yere değdirdi aletini ve ben tir tir titreyip boşalmaya başladım. Gözlerim kararmıştı. Hakan halime bakıp gülüyordu. "Sen... ne yaptın böyle deli" diye mırıldandım. "Daha 30 dakikam daha var" diye güldü. "Bekle... kendime geleyim, şarap" diyebildim. Gülerek şarap kadehini uzattı. Bir yudum aldım. Soğuk şarap iyi gelmişti. Elimi aletine uzatıp kendime çektim ve ağzıma yerleştirdim. "Sıra benim" diye mırıldandım ve sadece başını yalamaya başladım. Hakan pür dikkat beni izliyordu. Bfşının tam deliğinin etrafını dilimle yalıyor, deliğinin altından sünnet çizgisine inip sünnet çizgisini yalıyor, işaret parmağımla da başını ufak ufak okşuyordum. Hakan çılgına dönmüştü. Baş parmağımı kadınlğımın sıvılarına bulayıp Hakan'ın aletinin tam deliğinin etrafına baskı yapmadan gezdirmeye başladım. Hakan kudurmuştu iyice. "Hadi amına al beni olgunum" diye inledi ama onu dinlemedim. Sapından sapından sıkıca karvadığım aletimi kaçıramıyordu benden ve baş parmağımla o en hassas yeri okşamaya devam ettim. Yaklaşık 10 dakika sonra "bu manyak birşeyyyyy" diye böğürerek spermlerini fışkırtmaya başladı hakan yüzüme gözüme, göğüslerime.... Ayakta tir tir titriyordu resmen ve boşalmaya da devam ediyordu. "Bu manyaktı" diye kurtardı kendini geriye çekilip. Aleti hala dimdikti. Güldüm. "Senin sırların varsa benim de var" diye gülümsedim. "İşemem lazım" diye koşa koşa tuvalete gitti. Ben de peşinden gittim. Tuvalete çişini yapmaya çalışıyor ama kontrol edemiyordu. Küvete yöneldi. Sanki işemiyor da spermlerini boşaltıyordu yine. Perişan olmuştu genç sikicim. "Soğuk suya gir biraz iyi gelir" diye güldüm. Duşa girdi ve yıkandı. Soğuk suyun etkisiyle biraz kendine gelmiş ve aleti de inmişti. Kurulanınca kıyafetlerini getirdim. O giyinirken ben de hızlıca vücudumu yıkadım ve bornozuma sarındım.

"Süremiz doldu..." diye dudağına küçük bir buse kondurdum.  "Tekrar...!" diye sordu ki susturdum bir öpücük ile. "Numaranı ver, seni arayacağım.. Ama ben aramadan buraya tekrar gelme sakın... Yoksa tüm sürprizleri kaçırırsın" diye güldüm. Telefonunu aldım ve kapıdan uğurladım.

Yorumlar