ROMAN - BÖLÜM 12 - YASEMİN

 ROMAN - BÖLÜM 12 - YASEMİN

Dolapdan bir bira açtım. “Bana hala kızgın mısın?” diye mesaj geldi Yasemin’den. Cevap yazmadım. Birkaç dakika sonra ikinci mesajı geldi. “Anladım, kızgınsın, kendimi nasıl affettireceğim sana peki” diye soruyordu. “Benimle ilgili çeneni kapalı tutman yeterli ve sana asla affetmeyeceğim kadar kızgınım” diye yanıtladım ve telefonu kapattım.

 

Eda, Menekşe ve Aslı ile yaptığım o son kahvaltı üzerinden 6 ay geçmişti. Aslı’nın kurduğu tuzak, Salı günü yatırımcıların iş akdimi fesh etmesi ile sonuçlanmıştı. Üstelik Eda ve Menekşe’nin de bu tuzağın bir parçası olması beni büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştı. İstanbul’dan bir süre uzaklaştıktan sonra Kartal’da yeni açılan bir otelin Genel Müdür’ü olarak çalışmaya başlamıştım. Birkaç ay kadınlardan olabildiğince uzak durmuş, hatta tüm çalışanları erkek seçmeye özen göstermiştim. Sektörde Aslı’nın oynadığı oyun çok hızlı duyulmuş, Aslı’nın aksine birkaç gün sonra aldığı Genel Müdürlük titrini, ağır bir şekilde kovularak kaybetmişti. Üstelik Menekşe ve Eda ile birlikte. Yatırımcılar ile geçirdikleri gecenin sabahında. Duyduğumda çok mutlu olmuştum. Ondan sonra da zaten sektör ile ilişkisini kesmek zorunda kalmıştı. Sadece İstanbul’da değil, birçok şehirde çalışamaz hale gelmişlerdi.

 

Otele başladıktan sonra ön açılış sürecinde tanışmıştım Yasemin ile. İç mimardı ve otelin dekorasyonu ile sorumluydu. Neşeli tavırları, kısa boyuna rağmen oldukça fit vücudu, biçimli kalçaları, iri göğüsleri ile oldukça cazibeli bir bayandı. Üstelik inşaat halindeki otelde giydiği taytlar ve göğüs dekolteli kıyafetleri, şantiyedeki ameleler dahil herkese büyük göz zevki yaşatıyordu. İş dışında mümkün mertebe bir araya gelmemeye özen gösteriyordum. Yatırımcının kızı Büşra’nın çok yakın arkadaşı idi. İşi almasının ana sebebi olarak bunu düşünüyordum ancak tanıdıkça iş bilgisi ile gerçekten işinin ustası ve bileni olduğu ortaya çıkmıştı.

 

Yasemin ile herşey, Spa dekorasyon malzemelerini seçmek üzere Antalya’ya gitmek zorunda kalmamızla başlamıştı. Uçakta “Cenk Bey bir şey sormak istiyorum, dikkat ettim de çalışanlar arasında çok az bayan var, ayrıca ben dahil tüm bayanlara karşı fazlasıyla mesafeli duruyorsunuz, özel olmayacaksa bu bir tercih mi diye sorsam” dedi. Şaşırmıştım. “Anlamadım” diye yanıtladım. “Yani işte daha çok erkeklerle çalışmayı seçiyor olmanız özel bir tercih mi?” diye yineledi “Ne anlamda, inanın sorunuzu anlayamadım” diye yanıtladım. Jeton düşmüştü bakışları ile “Haa… anladım, yok, eğer gay olup olmadığımı merak ediyorsanız, değilim. Sadece geçmiş bir tecrübem bayanlarla çalışmanın risklerini bana çok acı bir şekilde öğretti” diye yanıtladım. “Haa.. Tabi doğru, ben onu unutmuştum” dedi ama ağzından kaçırdığını belli edercesine de ağzını eliyle kapatmak zorunda kalmıştı. “Nasıl yani, neyi duymuştunuz?” diye sordum. “Bambuları alacağımız firma ile başlayacağız, kiralık arabayı iner inmez alır, oraya geçeriz” diye konuyu değiştirmeye çalıştı. “Yasemin Hanım, ne biliyorsunuz?” diye sordum tekrar. “Pek de uygun olmayan bazı şeyler olmuş galiba çalışanlarınızla aranızda, yani bu kadar biliyorum” diye yanıtladı utana sıkıla. Biraz sinirlenmiştim. “Evet, doğru duymuşsunuz, çok ihtiyacı olduğu için işe aldığım bir çalışanım, satış müdirem ve satışta çalışan genç bir bayan çalışanımla geçirdiğim bir geceden iki gün sonra bunun yatırımcılara farklı aksettirilmesi sonucu kovuldum. Yeterince net mi?” dedim hafif sinirli bir ses tonuyla. “Şey… sizi kızdırdıysam özür dilerim” diye yanıtlayıp diğer tarafa döndü. Uçakta başka hiçbirşey konuşmadık. Antalya’ya inince arabayı aldık ve doğru bambuları seçeceğimiz firmanın mağazasına geçtik. Yol tarifi, bambu ebatları, renkleri vs. dışında tek kelime dahi etmedik. Birkaç firma daha gezdikten sonra Lara’da kalacağımız otele geçtik. Kayıt işlemlerimizi yaptırırken “Mümkün ise farklı katlarda odalar olsun” diye rica ettim resepsiyoniste. Yanımda fıstık gibi bir kadın, ve ondan farklı katlarda uzak oda isteyen bir adam… Resepsiyonist bayan zoraki gülümsedi bu talebime. “Peki efendim. Otelimiz dolu ama yapabileceğim bir şey var mı bir bakayım, rezervasyonlarınız aynı şirketten olunca biz yanyana oda vermiştik. Ve hatta bağlantılı” diye yanıtladı ezilerek. Yasemin gülmüştü bu duruma. Ben ise biraz sinirlenmiştim. Resepsiyonist bayan biraz uğraşsa da değişiklik yapamadım. Önbüro müdürüne haber verdi. O da gelip çok çok özür diledi. “Cenk bey isterseniz ben başka otelde de kalabilirim” diye seslendi Yasemin hanım. “Yok, artık yapacak bir şey yok” diye yanıtladım. Anahtarımı alıp asansöre doğru yöneldim. Yasemin Hanım ve Bellboy da eşylaar ile arkadan geldiler. Bellboy kat düğmesine basıp bavulları diğer asansörden çıkarmak için yönelince biz Yasemin Hanım ile aynı asansörde kalmış olduk. “Sizi kızdırdıysam özür dilerim, niyetim bu değildi. Hassasiyetinizi anlıyorum, öte yandan fazla tepki gösterdiğinizi düşünüyorum. Beni de hiç hoş bir duruma sokmadınız yani” diye sitemkar bir cümle kurdu. Cevap vermeyince “anlaşılan ben haddimi fazlasıyla aşmış ve sizi cidden kırmışım.” Diye ekledi. Kata çıkınca bellboy oda kapılarını açtı. Yasemin Hanım’ı odasına yerleştirdi. Ben de kendi odama geçtim. Takım elbisemi çıkardım. Rahat bir pantolon ve kazak giyip bir bira açtım kendime. Televizyon kanallarında takılmaya başladım.

 

Yarım saat geçmişti ki kapı çalındı oda servisi diyerek. Bir şey sipariş etmemiştim. Kalkıp kapıyı açtığımda garson elinde büyükçe bir meyve tabağı, tatlı tabağı, beyaz şarap ve tepsinin üzerinde bir zar file karşımda duruyordu. “Cenk bey rahatsız ettiğimiz için özür dileriz. Yasemin Hanım sizin için sipariş verdi” diyerek içeriye girip aynalı konsolun üzerine bıraktı tepsiyi bana bir şey söylemeye fırsat vermeden. “Yüklü bir bahşiş almış olmasın” diye güldüm. Cevap veremedi. “Merak etme, ben de otelciyim” diye ekleyince gülümsedi garson çocuk. “anlayışınız için teşekkür ederim Cenk Bey” diye gülümseyerek ayrıldı.

 

Zarfı açtım. “Sizi kırdığım ve yanlış anlaşıldığım için gerçekten çok özür dilerim. Kendimi nasıl affettireceğimi bilemedim. Lütfen kabul edin, çok mutlu olurum, İç Mimar Yasemin” yazıyordu. Gülümsedim. Telefonuma uzanıp aradım. “Yasemin Hanım çok teşekkür ederim. Çok naziksiniz, hiç gerek yoktu” diye başlayan bir diyaloğa girdik telefonda yanyana bağlantılı odalarda kalıyor olmamıza rağmen. Muhabbetin sonunda ise 30 dakika sonra restoranda yemek yemek için sözleşmiştik.

 

Otelin restoranına inip açık büfeden yemeğimizi aldık. “Beyaz şarap” diye sorunca “Tamam, sizi kırmayayım” diye yanıtladım. Yemekle beraber güzel sohbet etmiş, ikişer kadeh şarap da içmiştik. Lobi’de türk kahvesi saat 11 gibi odalarımıza doğru yola koyulduk. Asansörde yine sessiz kalmıştık. Asansörden inince odaya yürürken şeytan dürttü. “isterseniz şarabı paylaşalım” diye bir cümle çıktı ağzımdan. “ooo… sınırlar kalktı anlaşılan” diye gülümsedi Yasemin Hanım. “Hanımefendiliğiniz buna layık” diye bir cevap verdim. “Tamam, ama önce odama geçip lavaboya gireyim.” Diye yanıtladı. “Tamam, ara kapıyı açıyorum o zaman” diye yanıtladım odamın kapısını açıp girerken. Buz kovasındaki şarabı alıp açtım ve kadehlere doldurdum. Sehpanın üzerine yerleştirmiştim ki ara kapının sesini duydum. Açmayı unutmuştum. Hızlıca gidip açtım. “Bir an sınırlara geri döndük zannettim” diye güldü Yasemin Hanım.

 

Altındaki taytın üzerine bu kez V yaka penye beyaz bir tshirt giymişti yemekteki yeşil bisiklet yaka bluzünü çıkarıp. Odaya girince koltuğa oturdu. Şarap kadehini uzatıp ben de diğerine oturdum. “Hanımefendiliğinize” diye kadeh kaldırdım. “Sizin centilmenliğinize” diye yanıtladı kadehini kaldırırken, hafifçe dokundurup birer yudum aldık. İlk başta dekorasyon ile ilgili başlayan muhabbet, ilk kadehin sonunda kadın erkek ilişkilerine gelmişti. “Bir ara cidden acaba gay misiniz diye düşünmedim değil” diye bastı kahkahayı. “Aşk olsun” diye güldüm. “Ama hep bayanlardan uzak duruyorsunuz. Hiç bayan personeliniz yok. Kat temizlikçilerini bile erkek aldınız, insanın aklına gelmiyor değil hani” diye gülerek devam etti. “merak etmeyin, aynı anda üç kadınla birlikte olabilecek kadar güçlü bir erkeğim” diye güldüm. “Ama yanlış hemcinslerinizle olan bir gecelik eğlencenin bedelini işimle ödedim. O yüzden iş dünyasında, kadınlardan uzak durmaya gayret ediyorum sadece” diye ekledim. “Peki özel hayat!” Peki, ya sizinki? Sizi de hep yalnız görüyorum” diye sorunca şaşırdı Yasemin Hanım. “Ben daha çok hayatı yaşamayı tercih ediyorum. Sizinki kadar ağır olmasa da benim de yaşadığım bazı olumsuzluklar oldu bir bayan olarak iş dünyasında tahmin edersiniz” diye yanıtladı. “Sizin gibi güzel ve alımlı bir bayanın yaşamamış olmasına şaşarım zaten” diye güldüm. “Teşekkür ederim, tabi biz bayanlarda daha zor oluyor, ama sonra zamanla alıştım, daha doğrusu nasıl uzak duracağımı, kimden uzak duracağımı öğrendim” diye yanıtladı. “Ve emin olun siz uzak durulmayacak olanlardansınız” diye ekledi. “Bana asılıyor gibisiniz” diye güldüm. “Sınırlara bağlı kalmaya çalışıyorum ama şarabın etkisi gibi güçlü bir mazeretim olabilir” diye güldü. “Aynı şaraptan ben de içiyorum” diye yanıtladım. “O zaman sizin de güçlü bir mazeretiniz var demektir” diye yanıtladı gülerek. Gözlerimizin içine bakıyorduk. Hormonlarım hızlıca çalışmaya başlamıştı. Kontrol başımdaki beynimden aletimin başına geçmişti hızlıca.

 

Ayağa kalktım. Yasemin gözleriyle beni izledi. Onun olduğu koltuğa doğru ilerleyip eğildim “O zaman belki bu gece ikimiz de o mazerete sığınabiliriz” diye seslendim. “Risk yoksa eğlence yok” diye mırıldandı Yasemin dudaklarıma ilk buseyi kondurmadan hemen önce. Sonrasında ise dudaklarımız ve dillerimiz hızlıca birbirine karıştı. Koltuk altlarından tutup Yasemin’yi kaldırdım koltuktan. Ellerimin ilk durağı taytının altındaki kalçaları olmuştu. Sıkıp bırakıyordum. Penye tshirtünün altına elimi soktuğumda sırtında gezinmeye başladım. Sonra tshirtü iki yanından kaldırıp başının üzerinden çıkardım. Göğüsleri gerçekten oldukça iriydi. Minyon tipiyle orta büyüklükteki göğüsleri baştan çıkarıcıydı. Boynundan yalayarak aşağıya göğüslerine doğru inerken Yasemin beyaz sütyeninin kopçasını arkadan çözmüş ve göğüslerini tamamen dudarlarımın ve dilimin emrine sunmuştu. Ayların açlığını giderircesine saldırdım göğüslerine. Emiyor, somuruyor, yalıyor, ısırıyordum. Elleriyle yanaklarımdan yakalayıp dudaklarına çekti beni Yasemin. Öpüşürken onu yatağa doğru yönelttim ve sırt üstü yatağa uzanmasını sağladım. Üzerine uzanıp göğüslerine yumuldum tekrar. Yasemin başımı göğüslerine bastırmaya başlamıştı artık. Kısık kısık inliyordu. “Harikasın Cenk” diye mırıldanıyordu. Göğüslerini iki elimle birleştirdim ve bir sağ bir sol göğüs ucunu ısırıp dil darbeleri attım bir müddet. Sonra dilimi iki göğüsünün arasından kaydırarak göbeğine ve kasıklarına doğru yalamaya devam ettim. Aşağıya gelince taytını iki yanından tutup sıyırmaya çalıştıysam da başaramayınca Yasemin önce doğruldu ve sonra da ayağa kalkıp taytını hızlıca çıkarmaya başladı. Bu arada ben de üzerinde ne var ne yok soyunmakla meşguldüm. İkimiz de sadece kilotlarımız ile kalmıştık. Dudaklarımız ayakta tekrar birleştiğinde Yasemin’nin eli boxerimin önüne ulaşmıştı çoktan. Derin bir iç çekişle avuçladı aletimi. “ohhhhh…. Muhteşemmm” diye mırıldandı. “Bu kadarını beklemiyordum doğrusu” diye ekledi. Sağ elim çoktan kadınlığına uzanmıştı. Sırıl sıklamdı.  Onu yatağa sırt üstü ittirdim yine. Üzerine uzanıp önce dudaklarına yapıştım. Sonra yavaş yavaş göğüslerine. Biraz okşadım, yaladım, ısırdım, somurdum, sonra daha aşağılara indim yalayarak göbeğine ve kadınlığına. Gtongunu iki yanından tutarak aşağı doğru çekince kalçalarını hafifçe kaldırdı ve işimi kolaylaştırdı. Bacaklarını dizlerinden kırıp yatağın üzerine koyduğunda ıslaklığı ile parıl parıl parlayan etli kadınlığı tertemizdi. Bokserimi aşağı sıyırıp aletimi açığa çıkardım. Zaman kaybetmeden o kadınlığın içine girmek istiyordum çünkü. Yasemin dirseklerinin üzerine doğruldu. Gözlerini aletime dikmişti. “başı çok büyük” diye inledi. Yanaştım, kalçalarının altından tutup onu yatağın önüne çektim biraz. Dizlerini kırıp ayaklarını yatağın üzerine koydu tekrar. Yaklaşıp aletimi kadınlığının üzerine sürttüm birkaç kez. “Korunuyor musun?” diye sordum. “Hadi sok şunu” diye inleyince başını ittirmeye başladım. Etli kadınlığının dudakları arasında kaybolmaya başlamıştı bile aletim. Yarısın yerleştirmiştim ki “gerisini tek seferde sok” diye inledi Yasemin. Kollarımı bacaklarının arasından doladım ve bir hamlede yüklendim. “ahhhhhh” diye acıyla karışık bir çığlık çıktı dudaklarından. Başını arkaya düşürdü. Tekrar kaldırdığında ise gözleri yarı kısık vaziyetteydi. Gidip gelmeye başladıkça iri göğüsleri yukarı aşağı oynuyordu. Bacaklarını bırakıp iyice abandım ve ellerimi göğüslerine uzattım. Bu hoşuna gitmiş olmalı ki dirseklerinin üzerinden kendini sırt üstü yatağa bıraktı. Göğüslerini okşarken tempomu yavaşlatmıştım. Ellerimi göğüslerinden çektim ve aletimi tamamen içinden çıkardım. Birden doğrulup aletimi yakaladı ve “sakın çıkarma” diye seslendi şehvetle. Kalçasına attığım küçük tokat ile ne istediğimi anlamış ve hızlıca önümde dört ayak üzerine geçmişti. Geniş kalçalarını okşadım önce. Hızlı davranıp aletimi bacaklarının arasından uzanıp yakaladı ve elleriyle kadınlığına dayadı. Sonra da kendini geri ittirdi. Resmen taşaklarıma kadar girmiştim içine. “vur hadi, taşaklarınla döv amımın dudaklarını” diye inlediğinde hareketlerimi hızlandırmaya başladım. Kasıklarından yakalayıp hızlıca vuruyordum. Bir ara iyice yüzünü yatağa bastırıp kalçalarını tamamen ortaya çıkarttığında baş parmağımı kara deliğinin etrafında gezdirince “bu gece olmaz…” diye inledi doğrulurken. “Ama bir gün söz, götümü de sikeceksin Cenk” diye ekledi. Omuzlarından yakaladım, belimi geriye çektim ve aletimi başına kadar kadınlığından çıkardım. Sonra da hızlıca sert bir vuruş ile taşaklarıma kadar soktum yine kadınlığına. “Yavaşşşş” diye bağırdı. Birazını geriye çekip bu sefer bir iki santim geriden köküne kadar yerleştirince kaçmaya çalıştı. “Yavaş ne olur yavaş…” diye inledi başını çevirip. Ellerimi göğüslerine kaydırıp avuçladım ve onu kendime çektim. Belini kırmış, sırtı göğsüme yapışmıştı. Dizlerimle yatağın üzerine çıktım. Minyon tipli olması ve köklediğimde canının yanması, benim pozisyon almamı kolaylaştırmıştı. Yatağın üzerinde dizlerimi kırmış, alttan bacaklarının arasından kadınlığına vurmaya başlamıştım ellerim Yasemin’nin göğüslerini okşarken. Sağ elimi göğsünden kaydırıp kadınlığına uzattım ve etli dudakların arasındaki kilitorisine baskı yapmaya başlayınca Yasemin çıldırdı ve bir anda kucağımdan kurtardı kendini. Yatağa sırt üstü yattı elleriyle kadınlığını kapatırken. “İçim titriyor Cenk, sen ne manyak adamsın böyle” diye mırıldandığında çoktan onu yan çevirmiş ve arkasına geçmiştim. Bir bacağını kaldırıp kadınlığına dayadığım aletim kolayca bir yılan gibi kaydı içine. Sağ dirseğimden destek alıp hafifçe doğruldum. Yasemin başını çevirince öpüşmeye başladık zor da olsa. Dudaklarımız ayrıldığında ise arkadan pompalamaya devam ettim. Sol elim kah kilitorisini bulup okşuyor, kah göğüslerini yoğuruyor, kah işaret parmağımı, kah orta parmağımı ağzına sokup emdiriyordum Yasemin’ye. Salyangoz gibi kırvılmıştı bedenlerimiz. Yasemin’nin tek yaptığı şey artık titremek, hızlı nefes almak haline gelmişti. “Hadi artık patla ne olur, hadi bu kez birlikte” diye mırıldanmaya başladı kalan gücüyle. “Hadi sik amımı, sula onu hadi” diye çığlıklar atmaya başladığında inlemeleriyle karışık patladım. Ve daha derine sokmaya uğraştıkça patlamaya devam ettim. Geriye çekip tekrar ittirdiğimde ise bacaklarını sıkıca kapattı Yasemin “kal böyle ne olur biraz” diye mırıldandı. Elimi tutup beline doladı ve kendini iyice bana yapıştırdı. Dirseğimin üzerinden başımı yastığa indirdim. Aletim yavaş yavaş inmeye başlamıştı. Bir yılan gibi girmiş, bir yılan gibi küçülüp çıkmıştı kadınlığından. Boşalan yeri ise Yasemin’nin eli kapatmıştı. Dönünce komidinin üzerindeki peçete kutusunu gördüm. Uzanıp içinden birkaç tane peçete aldım ve Yasemin’ye uzattım. Peçeteleri alıp aceleyle kadınlığına götürdü ve sonra da hızlıca kalkıp duşa yöneldi.

 

Birkaç peçete ile de ben kendimi temizledim. Yataktan kalktım, şarap şişesindeki son şarabı kadehime boşaltıp bir yudum aldım. Bir sigara yaktım. Yasemin birkaç dakika içerisinde geri gelmişti duştan göğüslerinin üzerine bağladığı havlu ile. Kadehi ona uzattım. Büyükçe bir yudum aldı. Ancak iki seferde yutabilmişti. “Sen” dedi, “manyak bir adamsın…” Gülümsedim. Sehpanın üzerindeki sigara paketinden bir sigara aldı kendine. Çakmağımı uzatıp sigarasını yaktım. Derin bir nefes çekti. “Hala içim titriyor, çok iyi geldin, hatta fazla geldin” diye güldü. “Resmen bir ara ağzımdan çıkacaksın zannettim, o neydi öyle.” Diye devam etti. Elindeki şarap kadehini bana uzattı. Bir yudum aldım şaraptan. Sigaralarımız bitene kadar öylece oturduk birbirimize bakarak hiç konuşmadan. Yasemin sigarasını söndürmek için ayaklanınca. “O zaman yarın sabah görüşürüz Cenk Bey” dedi. Ayağa kalktım. Yerdeki eşyalarını topladı, ara kapıya kadar onu takip ettim. Dönüp dudaklarıma küçük bir buse kondurdu. “Biz ne yaşadık?” diye sordu. “Kim?” diye yanıtladım. “Biz, az önce ne yaşadık?” diye tekrar sordu? “Biz kim?” diye yanıtladım. “Hangi az önce!” diye ekleyince güldü. Küçük bir buse daha kondurup “teşekkür ederim” dedi. “Ben teşekkür ederim” diye yanıtladım. Odasına geçti ve ara kapıyı kapatıp kilitledi.

 


Yorumlar