ROMAN - BÖLÜM 18 - AKŞAM YEMEĞİ.

 

Ertesi sabah işe gittiğimde, şantiye bayağı toparlanmıştı. Olayın izleri ve etkilerini silmek için bir toplantı yaptım. Büşra ve Yasemin gelmemişlerdi. Ben de aramadım ne onları, ne de Hakan'ı. Malum. Büşra istediğini kısmen de olsa elde etmiş ve muhtemelen gecenin devamında üçü bulutların üzerine uçmuşlardı. Sabahı buldukları kesindi. Gülmüştüm kendi kendime. Tertip malı götürmüştü. Büşra'nın ağzını hatırladım. Bana sinemada yaptığı oral seksi... Fazlasıyla tecrübeli olduğu kesindi. Hakan'ın anlattığından fazlası olabilirdi gerçekten bu kız. Onun dudaklarının verdiği haz, dilinin verdiği his... Düşündükçe Hakan gerçekten haklıydı. Yine de benim uzak durmam gereken bir ilişki ve kişi olmuştu Büşra. Yine herşeyi riske atmanın anlamı yoktu. 

Aklıma Burcu geldi. Mesaj attım önce "selam ben Cenk" diye. Birkaç dakika sonra da aramıştı Burcu. "komşu, nasılsın?" diye gülerek. Sonrasında da akşam saat 8'de onun evinde buluşmak üzere sözleşmiştik. 2 seneden fazla olmuştu herhalde. Türkiye'nin Topa10 seksi kadınından biriydi Burcu. Doğal sarışındı. Uzun boyu, sütun gibi düzgün bacakları, diri portakal büyüklüğünde göğüsleri, ölçülü kalçaları, pürüzsüz teni. Çalıştığım otelde film çekimi yapmak için geldiklerinde sıradışı bir şekilde önce onunla, sonra da Top10 seksi kadın listesindeki bir diğer kadın Ayça ile sıradışı saatler geçirmiştik. Gala gecesinde karşılaşana kadar hiç görüşmemiştik. 

Saat 6ya kadar şantiyedeki işlerle uğraştım. İşçiler paydos edince ben de ayrıldım şantiyeden. Yolda bir AVM de durup Burcu için güzel bir mum seti aldım. Bayılırdı mumlara. Bir şişe de viski ve biraz çikolata aldım. Eve geçip duş aldım. Kendime bir kadeh viski doldurup biraz ayaklarımı uzatıp dinlenip Burcu'ya geçecektim ki telefonum çaldı. "Cenk Selam, ya seninle sözleştik akşam biliyorum ama kusura bakma, çok acil bir işim çıktı." diye saydırmaya başlayınca Burcu. "Tamam, sorun değil, başka zaman görüşürüz" diye yanıtladım mecburen. Teşekkür edip kapattı telefonu. Ulan ne güzel.. diye içimden geçirdim. Televizyonu açıp bir film buldum ve izlemeye başladım. Film boyunca birkaç kadeh içmiştim. Sonra da gidip odama yattım. Sabah tekrar işe gittim. Herşey normale dönmüştü. Yasemin ve Büşra da gelmişti işe. Akşama kadar şantiyede turlayıp, yapılan işleri kontrol ettik. 

Öğlenden sonra saat 2 gibi telefonum çaldı. "Sapanca Tuğçe" diye yazıyordu. "Selam Tuğçe, nasılsın?" diye açınca "Teşekkürler Cenk Bey, numaramı saklamışsınız" diye yanıtladı gülerek. "Yani..." diye devam ettim. "Nasılsınız, iyi misiniz?" diye sordu. "İyiyim, işteyim şu anda" diye yanıtladım. "Damla ile otururken aklımıza geldiniz, bir arayalım istedik" diye güldü. "Selam söyle yanında mı?" diye sorunca "Burdayım Cenk Bey. nasılsınız?" diye seslendi arkadan. "Teşekkürler. sen nasılsın?" diye sorunca "iyiyim ben de çok teşekkürler" diye yanıtladı. "Yani aslında şeyyy.. Bize size çok teşekkür ederiz. Mahçup da olduk fazlasıyla..." diye başlamıştı ki "Kızlar, ben otelciyim. Her sabah bir önceki geceyi unuturum" diye gülünce "Yaa biliyoruz da yine de işte, sizi misafir etmek isteriz" diye kekeledi Tuğçe. "Bundan mutluluk duyarım, ama ben sizi yemeğe çıkarsam, öğrencilere yük olmak istemem" diye yanıtladım. "Yok... Yük olmazsınız, bizim içimizden geldi... " diye devam edince Tuğçe. "Peki tamam... Bu akşam nasıl?" diye sordum hızlıca. "Bu akşam mı!, o kadar hızlı mı?" diye heyecanla güldü Tuğçe. "Evet, bu akşam programım boş..." diye yanıtlayınca "7 iyi mi?" diye sordum. "Yani umarım yetiştiririz mezeleri" diye güldü Tuğçe. "Tamam, rakı benden ama ona göre" diye güldüm. 

İşler bittikten sonra arabaya binip kızların gönderdiği konuma gittim. Yoldan bir şişe rakı, biraz çerez ve kızlara da birer küçük hediye aldım. Eve ulaşınca kapıyı Damla açtı. "Hoşgeldiniz Cenk Bey" diye gülümseyerek. "Hoşbulduk, bunlar size" diye elimdekileri uzatınca "Yaa. Bizi yine mahçup ettiniz" diyerek elimdeki poşetleri alınca arkadan Tuğçe belirdi "Hoşgeldiniz" diye. İyice yaklaşıp yanağıma küçük bir buse kondurunca ben de onu öptüm nazikçe Damla kapıyı kapatırkan. 

"Buyrun, böye lütfen" diye beni salona aldılar. "Öğrenci evi, kusura bakmayın" diye güldü Tuğçe. "Yok, sorun değil, benim öğrenci evimden çok daha lüks" diye güldüm. "Tabi şimdi okudunuğuz bölümü göz önünde bulundurursak.." diye ekleyince güldüler. Masayı donatmışlardı resmen. "ooo.. masayı donatmışsınız" diye ekledim. "Valla birazını dışarıdan aldık artık" diye güldü Tuğçe. "Hadi buyrun o zaman masaya" diye güldü Damla. Masanın kenarına ben oturdum. Damla ve Tuğçe de iki yanıma yerleşti diğer kenarlarda. İki kız da harika görünüyordu. Sanki gala gecesine gitmiş gibi hazırlanmışlardı. Ten rengi çorapları, ışıltılı tek parça mini elbiseler, önden yırtmaçlar, Damla'nın saçları zaten kısaydı ama Tuğçe de topuz yapıp bütün boyunun ortaya çıkarmıştı. 

"Hadi bakalım o zaman..." diye rakı şişesini açıp kadehlere doldurdum. "Hoşgeldiniz" diye kadeh kaldıran Damla oldu. "Hoşbulduk" diye gülümseyip kadehleri tokuşturduk ve birer yudum aldık. Biraz yemek, biraz rakı, biraz sohbet. Kariyer, okul, hayat... ikinci kadehlere başlamadan "ben bir lavaboya gitsem" diye ayaklandım. Damla hemen yolu gösterdi. Lavaboya girip ihtiyacımı giderip çıktım. Tekrar masaya dönünce muhabbete kaldığımız yerden devam etmeye başladık. Bir ara Damla lavabo için kalkınca Tuğçe ve ben başbaşa kalmıştık masada. "Dans edelim mi?" diye sorunca "olur" dedim arkada çalan slow parça eşliğinde. Ayağa kalktık ve masanın hemen yanında dans etmeye başladık. Ellerimi beline dolayınca bu seksi kızın, bedeninin alev alev yandığını hissetmiştim. Zaten güzel kokuyordu. Omuzları açık elbisesinden açıkta kalan beyaz teninin pürüzsüzlüğü, tazeliği... "Kaldığımız yerden" diye mırıldandı. "anlamadım" diye yanıtladım Tuğçe'nin dudaklarını dudaklarımda hissetmeden hemen önce. Hafifçe öptü. Sonra başını geri çekip gülümsedi. O esnada Damla'nın arkadan belime sarıldığını hissettim. Beni yavaşça kendine çevirdi ve dudaklarıma küçük bir buse kondurdu. Masanın hemen yanında ayakta iki kızlın bedeni bedenimi sarmıştı bir anda. Tuğçe'de arkamdan önüme, Damla'nın yanına geçmişti. Damla dudaklarını çekince bu kez Tuğçe uzanmıştı dudaklarıma ama daha sert ve ateşli. İkisinin elleri bacaklarımı usul usul okşarken benim de ellerim kalçalarına kaymıştı. "Bu gece bunu beklemiyordum" diye mırıldandım Tuğçe dudaklarını çektiğinde geriye. "Biz baştan beri bunu planlıyoruz halbuki" diye mırıldandı Damla. Alt dudağını yakalayıp emdim hafifçe Damla'nın cümlesi biter bitmez. Damla dudaklarını benden kurtardıktan hemen sonra Tuğçe'ye uzattı dudaklarını ve iki kız öpüştüler usulca. "Bak bu çok daha büyük bir sürpriz oldu" diye güldüm. "Sizden sonra biz eğlenmeye devam ettik... ikimiz..." diye mırıldandı Tuğçe. "Eğlencenin büyüğünü kaçırmışım" diye gülümsedim. "Bu gece önce tekrarı var o gecenin" diye mırıldandı Tuğçe. Damla elimden tutup beni salondaki üçlü koltuğun ortasına oturttu. Tuğçe elinde rakı kadehim ile geldi hemen arkasından ve önümdeki sehpaya iki kız hızlıca küçük bir masa kurdular. 

Sigaram, çakmağım ve kült tablam da gelince Tuğçe tekrar dudaklarıma uzandı ve öpüşmeye başladık. O esnada Damla odadaki ışıkları kapattı ve odadaki yapay mum aydınlatmaları açtı. Sonra yanımıza gelip Tuğçe'yi aldı dudaklarımdan ve tam karşımda iki kız yavaş çalan müzik eşliğinde birbirleriyle öpüşmeye başladılar. Bu keyifliydi işte. Tuğçe Damla'nın alt dudağını alıp emerken, Damla'nın elleri Tuğçe'nin elbisesinin üzerinden kalçalarını okşamaya başladı. Mini eteğini yavaşça yukarı sıyırınca Tuğçe'nin çıkık kalçaları kilotlu çorabının altında ortaya çıkmıştı. Damla onları hafifçe sıkarken Tuğçe'nin dudakları Damla'nın boynuna ulaşmıştı. Sonra yavaşça degajesine doğru kaydı ve Damla'nın elbisesinin önündeki fermuarı dişlerinin arasına alıp usulca aşağıya kaydırmaya başladı dişleriyle... Bu iki kız gerçekten bambaşka bir performans sergiliyorlardı. Elbisenin fermuarı aşağı indikçe Damla'nın sütyensiz göğüslerinde muhteşem bir manzara oluşmuştu. Tam göğüslerinin altında bırakmıştı Tuğçe fermuarı ve bu kez diliyle Damla'nın göğüslerinin içlerine dokundu birkaç kez usulca ve yaladı. Damla zevkle başını geriye atıp Tuğçe'nin başını biraz daha bastırdı göğüslerine. Sonra da çekip dudaklarına yapıştı. Bu kez Damla Tuğçe'nin sırtındaki fermuarı açmaya başladı. Kalçalarına kadar sıyrılmış eteğinin fermuarını tamamen açınca Tuğçe elbisesinden kurtuldu usulca. Göğüsleri.... Damla'dan bir adım geriye uzaklaşıp iki göğsünü avuçlarının içine alıp hafifçe yoğurdu elleriyle Damla kendi elbisesinden tamamen kurtulurken. İki kız göğüslerini bir araya getirip bastırdılar birbirlerine öpüşürken. Sonra Damla'nın dudakları Tuğçe'nin dolgun göğüslerine kaydı boynunu ve omuzunu yalayarak. Kahverengi göğüs uçlarını hafifçe emip somurdu. Sonra ağzından çıkarıp diliyle ustaca yaladı göğsünün uçlarını ve etrafını. İki kız da altlarında tangaları ve onların üzerinde kilotlu çorapları ile öylece sevişiyordu karşımda. 

Bana bakıp kikirdediler. "Beğendin mi?" diye sordu Tuğçe. "Dehşetengiz" diye güldüm. Damla aldırış etmeden dudaklarına Yumudu Tuğçe'nin hızlıca ve deli gibi öpüşmeye başladılar bu kez iki kız. Artık ellerinin, dillerinin ve dudaklarının kontrolünü tamamen kaybetmişlerdi. Öpüşerek yere çömeldiler. Birbirlerinin vücutlarını okşadılar bir süre yavaşça. Sonra Tuğçe Damla'nın göğüslerine yapıştı elleriyle kalçalarına uzanıp onları sıkıp bırakırken Damla'yı sırt üstü yere yatırdı. Göğüslerinden göbeğine doğru kaydı dili. Elleriyle Damla'nın kilotlu çorabını ve tangasını sıyırıp çıkarmaya çalışınca Damla bacaklarını havaya kaldırıp ona yardımcı oldu. Kikirdeyerek ayaklarından çıkardı. Sonra Damla'ya uzandı ve dudaklarına yapıştı. Elleri de kızın göğüslerini yoğuruyordu usul usul. Dudaklarını çenesine, boynuna ve oradan göğüslerine indirip iki göğsünü bir araya getirerek yaladı uçlarını. Damla kısık kısık inliyordu arada elleri Tuğçe'nin başını göğüslerine bastırırken. Tuğçe doğruldu önce ve ayağa kalktı. O ayağa kalkar kalkmaz Damla'da dizlerinin üzerine doğrulup Tuğçe'nin kilotlu çorabını ve tangasını aşağıya sıyırdı. Ama ne sıyırış. Açığa çıkan her santimetre kareyi diliyle yalayarak.... Rakı ve sigara içmeyi bile unutmuştum neredeyse gördüğüm manzara karşısında. Tuğçe'nin kadınlığının etrafında gezdirdi Damla dilini ve dudaklarını. Ufak ufak öptü önce. Sonra onun arkasını çevirdi ve kalçalarını yaladı. Beyaz, şekilli, diri kalçalarının üzerinde kırbaç gibi gezdiriyordu Damla bir yandan sıkıp bırakırken. Kasıklarından yakalayıp kendine çekerken yavaşça yere sırt üstü uzandığında Tuğçe de yüzüne oturmuştu neredeyse. Damla'nın dili artık sadece Tuğçe'nin kadınılğı ile oyanalırken Tuğçe aldığı zevk ile geriye doğru yay gibi kıvrılmış, göğüslerini avuçlarının arasına alıp yoğurmaya başlamıştı. Küçük bir tokat attı Damla Tuğçe'nin kalçasına. Bu kez Tuğçe biraz öne kayıp dizlerinin üzerine çömeldi önce, sonra da öne doğru eğilip ellerini yere koydu. 2 çılgın kız şiir gibi 69 olmuşlardı bir anda. İkisinin de dilleri birbirlerinin tertemiz kadınlıklarını yalıyor, kilitorislerini emiyor, dilleri kadınlıklarının içine girip çıkıyordu. Birer parmakları birbirlerinin kadınlığının içine kaydığında ise ikisinin de inlemeleri bariz şekilde artmıştı. Kadınlıklarından sızan sıvıları ise dilleriyle hızlıca yalıyorlardı. Baş parmaklarının iki kızın daha pespembe arka deliklerinde dolaştıklarını da görünce rakı kadehinden ne kadar büyük bir yudum alıp yuttuğumu hatırlamıyorum bile. 

Tuğçe Damla'nın üzerinden kikirdeyerek doğrulup kalktı. Damla da onu takip etti. Dizlerinin üzerinde durup öpüştüler yine bir yandan elleri kadınlıklarını okşarken. Sonra bana yöneldi ikisi de. "İşte gece böyle devam etti" diye mırıldandı Damla. "Delisiniz" diyebildim sadece. Tuğçe ayaklanıp elinde rakı kadehleri ile geldi. Damla'ya uzatıp birer yudum aldılar ikisi de rakı kadehlerinden. Yanıma oturdular usulca. Elleri aletimin üzerine ulaştığında ilk Tuğçe'nin dudakları ile buluştu dudaklarım. "Bu kadar ateşli olabileceğinizi hayal etmemiştim" diye mırıldandım Damla'nın dudaklarına yönelirken. İki kızın elleri çoktan kemerimi ve fermuarımı çözmüş, aletimin üzerinde buluşmuştu. "Şimdi biraz daha çıldırtalım seni" diye kikirdedi Tuğçe. Ayağa kalkarken beni de ayağa kaldırdılar ve iki kız hızlıca gömleğimi, pantolonumu, kilodumu ne var ne yok çorabım dahil hızlıca çıkardılar. Elleri ise sürekli bedenimde gezinirken, iyice kalkmış aletim dimdik karşıya bakıyordu ucundaki beyaz precum ile. 

Tam geriye oturacaktım ki "Böyle kal" diye mırıldandı Tuğçe ve arkasından aletimin başının altına ilk dil darbesi geldi. İçimi titretmişti. "Hadi al ağzına" diye mırıldandım. "Daha değil..." diye güldü Damla diliyle aletimin başını yalarken. Tuğçe de sadece dilini kullap aletimi yaladı başının hemen altından köküne doğru. Sonra tekrar başına ulaştığında iki kızın dile başını yalamaya başladı küçük darbeler atarak. Resmen kedinin çanaktan süt içtiği gibi dillerinin ucunu aletimin başında gezdiriyorlardı. En hassas yerini iyi biliyorlar ve sadece oraya darbe atıyorlardı. "Delisiniz siz, bunu nerden öğrendiniz" diye mırıldandım. "Porno filmlerden" diye mırıldandı Damla. "Senin izlediğin  filmdeki bir sahne böyleydi" diye kikirdedi Tuğçe. "Sadece dillerimizle" diye ekledi Damla. "İşkence bu" dedim. Çünkü gerçekten işkence gibiydi. Boşalmak istiyordum. Sapından kavrasalar, birkaç kez sıvazlasalar patlayacaktım anında ama bu iki çıtır, sadece dillerini kullanıyordu. Dilleri sünnet çizgisinden sağlı sollu köküken kadar iniyor, sonra tekrar başında buluşuyor, arada iki kız öpüşüyor sonra tekrar aletimin başını dilliyordu. "Bunun intikamını çok pis alacağım" diye mırıldandım "Ohh.. biz de onu istiyoruz" diye inledi Tuğçe. "Hadi... çıldırıyorum" diye mırıldandım. Kikirdedi iki kız. Dillerinin yanına bu kez dudakları eklenerek iki yanından köküne kadar kaydırdılar başlarını. Sonra da tekrar aletimin başına ulaştılar ve sünnet çizgisinin tam hizasındaki küçük pıtırcıkları dillemeye başladılar. İşte bu beni çıldırtıyordu. "Hadi... pattlamak istiyorum" diye mırıldandım. 

İki kız bu kez dudaklarını aletimin başını tam kavrayacak şekilde birleştirdiler iki yanından. Dilleri her tarafına çalışıyordu aletimin. Tuğçe'nin attığı son dil darbesi ise oluk oluk patlamamı sağlamıştı sonunda. Öküz gibi böğürüyordum resmen. Onlar ise yüzlerine, dudaklarına, burunlarına gelen spermlerime aldırmadan hala başını en hassas yerinden yalamaya devam ediyorlardı. "Manyaksınızzz" diyebildim kendimi koltuğun üzerine bırakırken. İki kız kikirdiyordu öylece. İkisinin de yüzlerinin her yeri spremlerimle dolmuştu. Nefes nefeseydim. "Ben böyle boşaldığımı hatırlamıyorum" diye mırıldandım. Güldüler. "Telafi ettik umarım" diye kikirderken Tuğçe, Damla onun yüzündeki spermlerimi yalıyordu. "Fazlasıyla" diyebildim. Gözlerim kaymıştı resmen. 

Gülerek ayağa kalktılar. "Temizlenip geliyoruz" diyerek banyoya gittiler. Ben ise kendime gelmeye çalışıyordum. Aletim inmişti ama resmen kalbim hala onda atıyordu. Güçlükle doğrulup sehpanın üzerindeki soğuk sudan içtim kana kana. Aletimin başı kıpkırmızı olmuştu resmen. Rahat 10 yada 15 dakika sürmüştü ikisinin işkencesi. Ki önceki şovlarını da düşününce.... Bu gerçekten zevk dolu bir işkence olmuştu... Sonundaki patlama ise... Ben bu kadar yoğun boşaldığım başka bir oral seks tecrübesi hatırlamıyordum hayatımda. Rakı kadehi boştu. Kendime geldiğim için az da olsa kalkıp masadan rakı doldurdum. Soğuk sudan 2 bardak içip ağzıma birkaç lokma rus salatası aldım ekmek ile. Hala arada dizlerim titriyordu. 

İki kız kapıda belirdi kikirdeyerek. İkisi de üzerlerine mavi jartiyerli takım giymişlerdi. "OOOO.... Çok seksi" diyebildim ağzımdaki rus salatasına aldırmadan. "Rakı" diye sorunca "Evet" dediler. Onların da kadehlerini alıp sehpadan rakı doldurdum. "Manyaksınız ikiniz" diye güldüm bellerinden sarılıp kendime çektim sıcak bedenlerini ve dudaklarına birer buse kondurdum. Kadehleri tokuşturup birer yudum aldık rakılarımızdan. "Ben de bir duşa gideyim" diye mırrıldanınca "Sen istiyor duj, verecek 50 dolar" diyince kahkahayı bastık üçümüz de. 

Yorumlar